4. Zenginliğin Sırrı: Kalp Gözüyle Bir Tefekkür Yolculuğu
Bu makalenin kaynağı, Dr. Aladdin Ali'nin “Yürekten Esintiler” adlı kitabıdır.
"İnsanoğlunun dünya sahnesindeki kadim serüveni, özünde bir arayış hikâyesidir. Bu arayışın en parlak, en aldatıcı ve en çok peşine düşülen durağı ise "zenginlik" adını taşır. Peki, bu sihirli kelimenin ardındaki sır nedir? O, yalnızca keskin bir zekânın, engin bir bilginin, demir bir gücün, yorulmak bilmez bir çalışmanın veya cömert bir mirasın tek başına bir meyvesi midir? Yoksa bu unsurlar, bir yapının sadece temel taşları mıdır? Bu makale, zenginlik denklemini, bu yapı taşlarının ötesinde, onları bir araya getiren asıl harcı arayan bir tefekkür seyahatidir. Bu seyahatte pusulamız, her şeyi yerli yerine koyan bir "kalp gözü" olacaktır. Çünkü kâinatın sırrlarına açılan kapıların anahtarı, dışarıdaki hazinelerde değil, insanın kendi içine doğru yaptığı yolculukta, yani bilgelikle yoğrulmuş, ilahi takdire teslim olmuş ve basiretle aydınlanmış bir kalpte gizlidir. Bu yazı, o kalbin sırrına erme ve o kalple "olma" sanatına bir davettir."
Yapı Taşları ve Birleştiren Sır
Zenginliğe giden yol, genellikle tek şeritli bir cadde gibi tasavvur edilir. Kimileri bu caddenin adının "Zekâ" olduğuna inanır. Lakin zekâ tek başına bir servet merdiveni olsaydı, her dâhi paranın efendisi olur, aramızda tek bir muhtaç âlim dahi bulunmazdı. Kimileri bu yolun "Bilgi" olduğunu söyler. Eğer öyle olsaydı, kütüphaneler altın, gümüş ve mercan akıtır, ilim her daim refahın yegâne madeni olurdu.
Bir başkası, yolun "Güç" olduğunu iddia eder. Oysa Herkül misali pazısı demir gibi nice pehlivan, dünya malından bir dirheme dahi sahip olamadan bu fani hayattan göçüp gitmiştir. "Çalışmak" diyenler ise belki de en kalabalık olanlardır. Ne var ki, değirmen taşı gibi durmaksızın çalışan, nehirler gibi ter döken nice insanın eline geçen, yalnızca yorgunluk ve bir lokma ekmek olmuştur. En güvenilir sanılan "Miras" kalesi bile, zamanın rüzgârı karşısında bir serap gibi dağılıp yok olabilir.
O hâlde bu zor denklemin sırrı nedir? Zenginliğin gizemi, etrafımıza saçılmış inci taneleri gibi duran bu yapı taşlarında değil, o taneleri bir araya getiren görünmez ipte saklıdır. Zekâ, bilgi, güç, çalışkanlık ve miras... Bunların hepsi birer yapı taşıdır, evet. Ancak bu taşlar; bilgelik, kurnazlık, iyi yönetim ve her şeyden evvel, rızıkları takdir eden ve işleri hikmetle yöneten Cenâb-ı Hakk'ın takdiriyle birleşmedikçe, bir saray inşa edemez. Zenginlik, bu unsurları bir üstadın maharetiyle kullanma sanatıdır.
Bu sanatta ustalaşmanın ise dört anahtarı vardır:
Birincisi, Unsurları Kullanma Sanatıdır. Sahip olunan yetenekleri, parlak projeler ve verimli fırsatlara dönüştürme azmi ve kararlılığıdır. Bazen tek bir parlak fikir, sahibinin yolunu aydınlatır ve ona hiç beklemediği kapılar açar.
İkincisi, Cesaret ve Bilgeliktir. Zenginliğe giden yol, risklerle doludur. Bu yolda hem pervasızlığa düşmeden karar alabilen bir şövalyenin cesareti, hem de tehlikelerden sakınan bir bilgenin tecrübesi gerekir. Bu denge, her adımda Allah'a hakkıyla tevekkül etmekle mümkündür.
Üçüncüsü, Altını Parlatan Deneyimdir. Hayatın acı ve tatlı tecrübeleri, ruhu bir elmas gibi yontar. Hatalardan alınan dersler, gelecekteki bilgece kararların temelini atar. Hayat sert bir öğretmendir, lakin dersleri paha biçilmezdir.
Dördüncüsü ve en mühimi, Tartıyla Ölçülemeyen Zenginliktir. Burada zenginliğin özüne ulaşırız. Çünkü o, sadece biriktirilen para veya sahip olunan mülk değildir. Asıl zenginlik; zihinleri aydınlatan bilgi, hayatı düzene sokan bilgelik, sevgi üzerine kurulmuş güzel ilişkiler ve iyilik yolunda yardımlaşmaktır. İşte bu, yüce dinimizin bize emrettiği, fani olanı baki olanla takas etme sanatıdır.
Hikmet Pınarından Süzülenler
- Zekâ ve Bilgelik Üzerine: Zekâ, hazine haritasını okuyabilmektir; bilgelik ise o haritadaki "kalp" işaretinin, en kıymetli hazine olduğunu bilmektir.
- Çalışma ve Niyet Üzerine: En bereketli emek, niyetiyle toprağı besleyen emektir. Niyetsiz gayret, suyu çekilmiş değirmen taşı gibi, döner ama öğütmez.
- Güç ve Tevekkül Üzerine: Hakiki kudret, pazıdaki şişkinlik değil, "Lâ havle..." sırrına yaslanarak en ağır imtihanı bile tebessümle kaldırabilen gönül direncidir.
- Miras ve Sahiplik Üzerine: En büyük miras, altın dolu keseler değil, ardında bıraktığın güzel bir isim, hayırlı bir evlat ve sadaka-i cariye olacak bir eserdir. Biri tükenir, diğeri ebediyen yeşerir.
Türk Gençlerine Pratik Tavsiyeler
- "Yapı Taşı" Envanteri Çıkarın: Bir kâğıdı beşe bölün: Zekâ, Bilgi, Güç, Çalışma, İmkanlar (Miras). Her birinin altına size bahşedilenleri dürüstçe yazın. Sonra ortalarına büyük bir daire çizip "Bilgelik & Niyet" yazın. Bu taşları, bu merkezdeki harçla nasıl birleştirebileceğinizi tefekkür edin. Bu, "Unsurları Kullanma Sanatı"nın ilk adımıdır.
- "Cesaret ve Bilgelik" İkilemini Çözün: Hayatınızda vermeniz gereken bir karar olduğunda, bir "Bilgelik Terazisi" kurun. Bir kefeye kararın getireceği potansiyel faydaları (Cesaret), diğer kefeye olası riskleri ve bunlardan kaçınma yollarını (Bilgelik) koyun. Terazi dengelendiğinde, tevekkül ile adımınızı atın.
- "Deneyim" Müzesi Oluşturun: Başarısızlık olarak gördüğünüz bir tecrübenizi seçin. Onu bir "müze eseri" gibi inceleyin. "Bu eser bana ne öğretti? Hangi yeteneğimi parlattı?" diye sorun. O tecrübeyi bir "kayıp" olarak değil, ruhunuzun koleksiyonuna eklenmiş paha biçilmez bir "eser" olarak yeniden çerçeveleyin.
- "Ölçülemeyen Zenginlik" Hesabı Tutun: Maddi harcamalarınız için bir bütçe yaptığınız gibi, manevi bir "gider-gelir" tablosu tutun. "Bugün hangi bilgiyi öğrendim? Kime bir tebessüm hediye ettim? Hangi güzel ilişkiyi besledim?" Bu, servetinizin sadece banka hesabınızda değil, kalbinizde de biriktiğini size gösterecektir.
Şiirle çarpan bir gönül
GÖNÜL SARAYININ MİMARI
Sandın ki servet para / pul ile bir iktidâr,
Sandın ki zekâ yeter / olur sana bahtiyâr.
Sandın ki bilgi açar / kapıları sonuna kâr,
Sandın ki miras kalır / sana nesiller kadar.
Bunlar birer yapı taşı / temeldeki harç ne var?
Harçsız duvar yıkılır / olur sana bir mezâr.
Niyetsiz bir çalışma / ruhu yorar ve usandırar,
Kalbin pusulası yoksa / her bir gemi karaya vurar.
Gerçek zenginlik kalpte / gizlenen bir sırdır yâr,
Onu bilgelik besler / tevekkülle parıldar.
Niyetinle kullandığın / her bir anın altındır kâr,
En büyük hazinen sensin / bunu anladığın kadar.
Cesaretle bilgelik / kol kola gezsin, ey yâr!
Tecrüben dersler versin / her hatadan tekrar tekrar.
Yetenek bir sanattır / işle onu bir sanatkâr,
İşte o an açılır / sana cennet gibi diyâr.
Dostlarla bir tebessüm / bin altından daha var,
Gönüllere ektiğin / sevgi en büyük pınâr.
İlimle pişen bir ruh / en şerefli bir vakâr,
İşte bu servet bitmez / sonsuza dek artarak parlar.
Ey genç, aldanma sakın / dünyanın parıltısına kâr,
Dön de bak kendi içine / ne cevherler gizlidir var.
O yapı taşlarını al / kalp harcınla yoğur tekrar,
Kendi sarayını inşa et / ol cihana bir hükümdâr.
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
