17. KORKU GECESİNDEN CESARET ŞAFAĞINA
Bu makalenin kaynağı, Dr. Aladdin Ali'nin “Yürekten Esintiler” adlı kitabıdır.
Giriş: Korku ve Cesaret Üzerine Bir Tefekkür
"Korku, ne kapı çalan bir misafir ne de davet bekleyen bir elçidir. O, insanın kendi varlık aynasında gördüğü acziyetinin adıdır." İşte bu yazı, korkunun yalnızca sönümlendirilecek bir düşman olmadığını; doğru okunup terbiye edildiğinde cesaretin hamurunu yoğuran bir muallim olduğunu anlatmak için kaleme alındı.
Okumaya devam et; çünkü burada sana korkunun iki yüzünü göstereceğim: Biri, bizi köstekleyen, umutları çalan bir seraptır; öteki ise, sınandıkça olgunlaşan bir ruhun aletidir. Bir mütefekkirin gözünden, korku bir zillet değil — irfan okullarının, sabır mekteplerinin koynunda filizlenen bir uyarıdır. Cesaret ise yalnızca gözü kara bir atılış değil; hesaplı, ahlâki ve bilgece bir duruştur; korkunun titreyişini basağında yakıp, onu aydınlığa dönüştürme sanatıdır.
Bir Mütefekkirin Kaleminden Süzülenler
Varlık âleminin engin ve sessiz gecesinde, ruhun kendi derinliklerine yaptığı seyr ü seferde, nice hisler birbiriyle hemhâl olur, nice yankılar birbiri içinde sırra kadem basar. Kimi hisler vardır, ruha bir meltem gibi dokunur, kalbe vuslat ferahlığı bahşeder. Kimi hisler de vardır ki, himmeti kamçılar, iradeyi çelikten bir zırha bürür. İşte bu ümit ve elem, bu vuslat ve firak menzilleri arasında, kökü fıtratın en derinlerinde, gölgesi varlığımızın üstünde kadim bir duygu, bir hâl pusuya yatmıştır: Korku. O, ne kapı çalan bir misafir ne de davet bekleyen bir elçidir. O, insanın kendi varlık aynasında gördüğü acziyetinin adıdır. Lâkin onun bu heybeti olmasaydı metanet bir mânâ kazanamaz, onun o ezici gibi görünen gölgesi olmasaydı cesaret, üzerine kendi kasrını inşa edecek temeli bulamazdı.
Kimi insan, korkuyu ayağa vurulmuş bir bukağı, hayalleri hapsettiği bir zindan olarak vehmeder. Oysa bilmezler ki korku, özü itibarıyla ilâhî bir muhafız, hikmetli bir uyarıcıdır. O, pervasızlık sahrasında helâk olmamamız için fıtratımıza dercedilmiş ilâhî bir ikaz, kibrin ve enaniyetin dipsiz uçurumlarına yuvarlanmayalım diye bizi dizginleyen bir gemdir. Ey aziz dost, ey yoldaşım! Korku, ruha çalınan bir zillet karası değil, bilakis acziyetimizi idrak edip Kudret-i Mutlaka’ya iltica ettiğimiz, cehlimizi fark edip marifet nuruna sığındığımız bir irfan mektebidir.
Musibet dehlizinde kalbi hiç ürpermemiş olan, afiyetin ve sükûnetin o leziz şerbetini nasıl yudumlayabilir? Zorluk dağı karşısında dizi hiç titrememiş olan, o dağı aştığında sebat ve azmin zirvesindeki zafer neşesini nasıl idrak edebilir?
İşte bu ince çizgide, korkunun karanlığına teslim olmakla, o karanlığı bir meşale gibi kullanarak arzuların ve gayelerin şafağına yürümek arasında, kahramanlık dediğimiz o ulvi haslet tecelli eder ve metanet mürekkebiyle gönül levhasına yazılır. Cesaret, korku bilmezlik veya vehimlerin sandığı gibi bir hissizlik hâli değildir; bilakis, geri çekilmeye ve atalete çağıran o fısıltıyı, daha yüce bir gayenin sedasıyla bastıran şuurlu bir karar, iradî bir duruştur. Cesaret, korkuyu yok etmek değil, onu terbiye etme sanatıdır.
Hakiki kahraman, yüreği titremeyen değil, korkusunun o ince titreyişini basiret kandiline yakıt kılan, o yakıtla aydınlanan yolda hakiki tehlike ile vehmin gölgesini birbirinden ayırt edebilen kimsedir. O, cahil bir gözü karanın şuursuzca daldığı gibi tehlikeler girdabına atılmaz; aksine, aklın sükûneti ve bir hekimin hikmetiyle adım atar. Bu basiret sayesinde korku, azılı bir düşman olmaktan çıkar, şefkatli bir muallime dönüşür. Bize atalete düşmeden tedbirli olmayı, kör bir cüret yerine ise övgüye lâyık, hesaplı bir ikdamı telkin eder.
Kahramanlık, şişirilmiş pazularda değil, bilenmiş bir basirette tecelli eder. Ve cesaret, gelip geçici bir anlık coşkunluk olmaktan çıkıp, kökleri ahlâka ve usule dayanan sağlam bir seciye hâlini alır.
Ve sonra bil ki, ey ulvi gayeler yolcusu! Şu fena yurdunda insanın hakiki kıymeti, ne biriktirdiği altınlarla ne de ulaştığı fani makamlarla ölçülür. Onun kıymeti, zaman kasırgalarının silemediği ölümsüz bir iz ve nesillerin dillerinde dolaşan asil bir duruşla ölçülür. İşte bu kalıcı iz, bu hoş seda, ancak en derin korkularımızın karşısında, daha yüce bir hakikat, daha paha biçilmez bir değer uğruna kazandığımız zaferlerin nuruyla gönüllere nakşedilir.
Hakk’ın kelâmını söylemekten çekinirken, onu bir zalimin yüzüne haykırabildiğin o an, ölümsüzler divanına nurdan bir satırla ismini yazdırırsın. Başarısızlığın ayazından ürperirken, sabırlı bir kalp ve tükenmez bir gayretle yeniden denemeye cüret ettiğin o an, âlîhimmetler zümresinin levhasına azamet ve vakar mührünü basarsın. Fedakârlığın getireceği acıdan korkarken, muhabbet ve izzet adına en değerli varlığından vazgeçebildiğin o an, sen varlık kubbesine zamanın eskitemeyeceği, mahşer gününün dahi silemeyeceği bir nakış işlemiş olursun.
Öyleyse korkunu, emellerinin kanadını kıran bir zindancı eyleme; onu, taşkınlıklarını terbiye eden sadık bir nasihatçi bil. Onun fısıltısını ferasetle dinle, lakin onun saltanatına asla boyun eğme. Ve daima hatırla ki, her korku duvarının ardında, daha cesur, daha bilge ve daha merhametli bir "sen" olabilmek için parlak bir imtihan ve parlak bir fırsat gizlidir. Korkunun girdaplarını metanet gemisiyle aşmak, bizi cesaretin huzur sahiline selametle ulaştıracak ve hayat menkıbemizi, okuyanlara ilham, ananlara hoş bir sada bırakacak kutlu bir esere dönüştürecektir.
Hikmet Pınarından Süzülenler
- Korku, tehlikeye karşı fıtratın ikazıdır; hikmet ise o ikazı tedbire dönüştüren aklın nurudur.
- Heybetli korkunun rahminden, kalender bir cesaret doğar.
- Korkun sana acziyetini ve fena bulacak noktalarını gösterir; hikmetin ise o noktalardan bekâya uzanan köprüler inşa eder.
- Cenâb-ı Hak, kulunu havf ile imtihan eder; neticesi ya hikmet ve istikamet olur, ya da dehşet ve dalâlet.
- Cesur o kimsedir ki kalbinde ürperti duymaz değil, kalbinin ürpertisini amellerine meşale kılar.
- Az bir korku, büyük bir helâktan muhafaza eder; kâmil bir hikmet ise ebedî bir selamete eriştirir.
- Karşılaştığın hâlin heybetini, himmetine yakıt kıl; zira imtihanın büyüklüğü, insanın kıymetini ortaya çıkarır.
- Korkunun bittiği yerde atalet başlar; onu hikmetle idare ettiğin yerde ise varlığın kemâle erer.
- Korku, yollardaki karanlıktır; hikmet ise o karanlıkta kalpleri aydınlatan dolunay.
- Büyüklerin siciline hiçbir bîçare korkak kaydedilmemiştir; ancak korkusunu, emniyet yurduna çıkan bir miraç eyleyenler müstesnadır.
Türk Gençlerine Pratik Tavsiyeler
Ey taze ruh, ey geleceğin umudu! Bu hikmet pınarından süzülenleri hayatına bir yol haritası kılmak istersen, şu adımları tefekkürle takip et:
- 1. Korkunu Tanı, Onunla Konuş: Bir korku hissettiğinde (başarısızlık, eleştiri, gelecek kaygısı vb.) ondan kaçma. Dur ve onu bir misafir gibi karşıla. Bir deftere şu soruların cevabını yaz: "Ey korku, bana ne söylemeye çalışıyorsun? Hangi zayıf noktamı, hangi hazırlıksızlığımı haber veriyorsun? En kötü senaryo nedir ve ben bunun için hangi tedbirleri alabilirim?" Korkuyu bir düşman değil, sana eksiklerini gösteren bir istihbaratçı olarak gör.
- 2. Hikmet Kandilini Yak: Cahil cüretiyle değil, arif tedbiriyle hareket et. Bir karar arifesinde, aceleyle atılmak yerine "basiret süzgecini" kullan. Bu kararın muhtemel sonuçlarını, ahlaki ve manevi değerlerine uygunluğunu, uzun vadedeki etkilerini düşün. Güvendiğin, senden daha tecrübeli ve bilge insanlara danışmaktan çekinme. Unutma, kahramanlık körü körüne atılmak değil, aydınlık bir yolda emin adımlarla yürümektir.
- 3. İrade Kasını Geliştir: Metanet, bir anda kazanılan bir zırh değildir; her gün yapılan küçük talimlerle güçlenen bir kastır. Kendine küçük ama tutarlı hedefler koy. Her gün 15 dakika kitap okumak, bir vakit namazı asla geciktirmemek, verdiğin küçük bir sözü mutlaka tutmak gibi... Bu küçük zaferler, büyük imtihanlar karşısında sarsılmayacak bir irade inşa eder. Nefsinin her arzusuna "evet" deme sanatını bırakıp, "hayır" diyebilme erdemini kazan.
- 4. Kıymet Ölçünü Belirle: Hayatını neyin üzerine inşa edeceksin? Fani makamlar, geçici alkışlar, maddi birikimler mi? Yoksa ardında bırakacağın hoş bir seda, savunduğun bir hakikat, faydalı bir ilim, yetiştirdiğin bir insan mı? Kendi "asil duruşunu" tanımla. Zor bir karar anında, "Bu hareket, benim ardımda bırakmak istediğim ize ne katacak?" diye sor. Bu soru, korku anlarında sana pusula olacaktır.
- 5. Metanet Gemini İnşa Et: Hayat, fırtınaları eksik olmayan bir ummandır. Bu denizde batmamak için metanet gemini sağlam inşa etmelisin. Bu geminin omurgası iman, yelkenleri ilim, çapası ise sabr ve şükürdür. Bilgini artır, inancını derinleştir, zorluk anlarında sabra, nimet anlarında şükre sarıl. İşte o zaman en şiddetli korku fırtınaları bile seni batıramaz, bilakis hedefine daha hızlı ulaştırır.
Cesaret Şarkısı
HİKMET SÖZLÜ, CESARET YÜZLÜ GENÇLİK ŞARKISI
Ruhun engininde bir sır var ayan,
Gölgesi varlığa düşer her zaman.
O korku denilen kadim bir lisan,
Ne bir davet bekler ne de bir ferman.
Acziyetten doğar, özünde nihan,
Ondan ders alandır hakiki insan.
Sanma ki o hisdir ruha karaltan,
İlahi bir gemdir seni kollayan.
Pervasız çöllerde olma diye ziyan,
Fıtrata konmuştur o muhafız can.
Kibir uçurumdan seni kurtaran,
Bir irfan mektebi, bir ulu divan.
Zorluk görmeyen kalp olur mu şadan?
Musibetle pişer, parıldar iman.
İşte o çizgide doğar kahraman,
Korkuyu kendine eyleyen yayan.
Cesaret, korkuyu yok saymak değil, an;
Onu terbiye etmek, odur imtihan.
Yüreği titrerken ileri bakan,
Korkuyu meşale yapıp yol bulan.
Basiret nuruyla aydınlanır her an,
Vehmin gölgesinden gerçeği duyan.
O, kör bir cüretle atılmaz, inan,
Tedbirle yol alır, odur kâmil olan.
Korku bir muallim olur o zaman,
Düşmanlık biter de başlar iz'an.
Ey yoldaş, kıymetin parada değil, san;
Ne fani makamdır ne de şöhret ü şan.
Kıymetin, ardında kalan hoş sedan,
Zaman kasırgası silmez hiçbir an.
En derin korkuyla yüzleştiğin o an,
Yüce bir değerle olursun sultan.
Hakk'ı haykırırken titrese de lisan,
Ölümsüz olursun, geçse de devran.
Yenilgi ayazı dondursa da kan,
Yeniden denersin, sensin pehlivan.
Fedakârlık nârı yaksa bile can,
Muhabbet uğruna olursun kurban.
Varlık kubbesinde kalır bir nişan,
Mahşerde silinmez o kutlu destan.
Ey Türk'ün evladı, ey taze fidan,
Korkunu zindancı eyleme, aman!
O, sadık dostundur, sözüne inan,
Taşkınlık seline set çeker her an.
Fısıltısını dinle, olmasın yalan,
Lakin saltanatı sarsın her yandan.
Her korku duvarı, bil ki imtihan,
Ardında gizlidir daha bilge "sen" olan.
Metanet geminle girdapları aşan,
Cesaret sahilin olur yeni vatan.
Senin öz mayanda gizlidir o can,
Tarihe şerefle yazılan kahraman!
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
