19. Gönül Yolculuğu: Helal Kazanç ve Ruhun Saadeti Arasında
Bu makalenin kaynağı, Dr. Aladdin Ali'nin “Yürekten Esintiler” adlı kitabıdır.
Ey arayışın kıyısında bekleyen gönül — dur, bir soluk al; çünkü şimdi hem nazarını hem de nakışını değiştirecek bir yolculuğa çağrılıyorsun. “Gönül Yolculuğu: Helal Kazanç ve Ruhun Saadeti Arasında” adlı bu eser, elinde tutup hızlıca geçilecek bir nasihat kitabı değildir; o, dünyasal kazancın gölgesinde sarsılmayan bir iç âhenk, helâli terih eden bir yürek terbiyesi ve insanın hem cebini hem de ruhunu bereketlendiren erdemlerin haritasıdır. Burada para, salt sayıların hükmü değil; doğru kullanıldığında insanı kemâlât yoluna sevk eden bir vasıtadır — yanlış kullanıldığında ise gönlü yıpratan bir çekim alanı.
Okumaya devam et; çünkü bu yazı sana hem eli taşıyan hem de eliyle ikram etmeyi bilen bir yaşamın sırlarını fısıldayacak. Aile sofralarında, tutulan dualarda, gece uykusunda huzur bulan gönüllerin öyküsünü, helâl kazanmanın hayat dokusuna nasıl nur ektiğini ve maddenin ötesinde bulunan hakîkatlere nasıl köprüler kurabileceğini adım adım gösterecek. Sade bir reçete değil; vicdanı titreten, kalbi hizaya getiren, ruhu dirilten bir davettir bu.
Eğer niyetin temizse ve gözün hem dünyayı hem âhireti aynı terazide tartmaya açıksa, bu satırlarda hayatını yeniden şekillendirecek nükteler, pratik yönlendirmeler ve derinlikli hikmet bulacaksın. Gel; helâl kazancın izini sürerken gönlün sükûnetine kavuşmanın yollarını birlikte keşfedelim — çünkü gerçek servet, cebinde taşınandan önce kalbinde yaşanandır.
Helal Kazanç ve Ruhun Saadeti Üzerine Bir Tefekkür
Ey gönül, şu fani dünyada bir sual yankılanır durur: Para nedir? Ulaşılması gereken nihai hedef mi, yoksa gönül rahatlığına giden bir vasıta mı? Çağlar boyunca sorulan bu soru, her daim derin tefekküre ve teemmüle muhtaçtır.
Hayat denizinde umut gemileriyle yol alır, azim ve çaba yelkenleriyle kürek çekeriz. Rıza ve kemal sahillerini arar dururuz. İdrak ederiz ki para, hayatın ziyneti, istikbalin neşesi, imarın temeli, halin ulviyeti, ihsanın aracı ve muhtaca el uzatmanın vesilesidir. Lakin bu geçici âlemde her şey demek değildir ve ebedi yolculukta son durak hiç değildir.
Paranın vazifeleri pek çoktur, faydaları sayısız ve emsalsizdir. Onunla hacetler görülür, arzular yerine getirilir, muhteşem meskenler inşa edilir, ağır borçlar ödenir. Onunla muhtaçlara ve darda kalanlara sadakalar verilir, yetimlerin başı okşanır ve ağlayanların gözyaşları silinir. Dullara yardım edilir ve kalbi kırıkların gönlü tamir edilir. Hastalar şifa bulur ve yorgunların ızdırabı hafifletilir. İlim ve irfan ile zihinler aydınlanır ve güzel ahlak ile nefisler terbiye edilir.
Velakin onu elde etmede muvazene, aranan bir gaye, ulaşılması hedeflenen ali bir maksattır. Ne mutlu onu helal yoldan kazanana, her daim haramdan kaçınana, onu hayır ve güzellik yolunda harcayana! Onu biriktirmek, Allah'ı zikretmekten alıkoymaz; parıltısı, Allah'a şükretmekten gafil kılmaz. Hidayet yolunda yürüyen ve her çabasında Allah'ın rızasını arayan kimseye, Allah lütfundan rızık ihsan eder, malını bereketlendirir ve ona saadet, huzur ve sükûnet kapılarını ardına kadar açar.
Para bir gaye değil, bir vasıta; bir binek değil, bir menzildir. İzzet ve kerem mertebesine ulaşmak için bir vasıta; ilim ve irfan kaleleri inşa edip hidayet nurlarını yaymak için bir vasıta; insanlar arasında iyilik ve muhabbet tohumları ekmek için bir vasıta; uzun zamandır beklenen hayalleri tahakkuk ettirmek için bir vasıta; bu fani dünyada güzel bir iz bırakmak için bir vasıta, ta ki sahibi hayır ve iyilikle yâd edilsin.
Lakin unutma ey yolcu, ey hakikat yolunun talibi! Paranın satın alamayacağı, paha biçilemeyen cevherler vardır. Gerçek saadet satılık değildir ve satın alınamaz; o, ancak Allah'ın müminlerin kalbine attığı bir nurdur. Gönül rahatlığı ölçülemez; o, ancak müttakilerin kalbini saran bir sükûnettir. Hakiki sevgi dinarlarla tartılamaz; o, ancak sevenler arasında bir vefa ve ihlastır. Vefalı dostluk parayla ölçülemez; o, ancak sadıklar arasında zeval bulmayan bir hazinedir. Salihlerle sohbet, hiçbir bedelle telafi edilemez; o, ancak hidayet yolunu aydınlatan bir meşaledir.
Ve belki de para toplama telaşı içinde, elimizin altındaki hakiki servetleri unuturuz. Allah'ın bize bahşettiği büyük nimetlerden gafil oluruz. Aile sıcaklığı ve sevdiklerimizle bir arada olma servetini; mesken, meveddet ve rahmet olan zevceden, gözümüzün nuru ve hayatın ziyneti olan evlatlardan gafil oluruz. Babalarımıza iyilik etmeyi ihmal eder ve üzerlerindeki haklarını unuturuz. Allah'ın birleştirmemizi emrettiği sıla-i rahmi koparırız. Kendimize karşı olan vazifelerimizi ihmal eder, ruhlarımızı unutur, iç huzurumuzdan ve sükûnetimizden uzaklaşır ve Mevlamız olan Rabbimizle olan bağımızı zayıflatırız. Sevdiklerimizi kaybettiğimizde paranın ne kıymeti kalır? Gönül rahatlığını yitirdiğimizde servetin ne faydası olur? Allah'a giden yolu şaşırdığımızda zenginliğin ne menfaati dokunur?
Para dediğin, aslında renkli kâğıtlardan, şekil verilmiş madenlerden ibarettir. Kendi başına bir kıymeti yoktur, asıl kıymeti kullanılışındadır. Sevgili Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurduğu gibi: "Sâlih kişi için sâlih mal ne güzeldir." Öyleyse malını kendine hizmetkâr kıl, onu kendine efendi eyleme.
Ve Cenab-ı Hakk'ın şu kelamını hatırla: "Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk isteme. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez." Kasas Suresi, 77
O halde, yeryüzünde azim ve gayretle çalışalım; rızkı hikmet ve teenni ile arayalım; cömertlik ve gönül hoşluğuyla harcayalım ve parayı, dünya ve ahiret saadetini tahakkuk ettirmenin bir vasıtası kılalım. İşte büyük kurtuluş ve büyük kazanç buradadır. Ve her daim hatırlayalım ki hakiki saadet, Allah'ın rızasında ve O'na itaatte, kalbin saf ve ruhun mutmain olmasındadır. En kıymetli cevherlerimize; ailemize, sevdiklerimize, kendimize ve Allah ile olan münasebetimize sımsıkı sarılalım. Zira bunlar, bizim hakiki sermayemiz ve ebedi saadetimizdir.
Ve ey talip, şu kelam ile bitirelim:
Ümit tohumlarını ek, azimle çalış, gayretle biç, Helal kazan, doğru yolda harca, her daim hakkı gözet, Allah yolundan ayrılma, gerisi gelir elbet, Ailenle, dostlarınla, sevdiklerinle ol, onlara gönlünü aç, İyilik yap, güzellik bul, kalbin iyilikle dolsun, Dünya fani, ahiret baki, bunu aklından çıkarma, Ruhunu temiz tut, kalbini nurla doldur, ebedi saadete ulaş.
Hikmet Pınarından Süzülenler
- Yol Seninle Başlar.
Kendini tanımayan, yolunu tanıyamaz. Kendini aşan, dünyayı aşar. - Korku, Cesaretin Ham Maddesidir.
Ondaki titreyişi yönetebilen, kaderinin mimarı olur. - Helâl Lokma, Huzurun Anahtarıdır.
Midenin doğruluğu, kalbin ağırlığını hafifletir. - Sabır, Ateşte Sertleşen Çeliğin Terbiyesidir.
Hemen olanın değeri seyrektir; ağır pişen kader daha lezzetlidir. - Niyet, Gönlün Pusulasıdır.
Niyeti doğru olanın adımı şaşmaz, yolu da bereket bulur. - Kanaat, Zenginliğin Sessiz Kalesidir.
Azı çoğa çeviren kudret, insanın içindeki dengedir. - Ahlâk, Yüreğin Mührüdür.
Bilgiyi yüceltir, kudreti güzelleştirir, gücü edebe bağlar. - Emek, Duaların Sessiz Kardeşidir.
Ter dökülmeden açılan kapı, rüzgârla kapanır. - Vefa, İnsanlığın En Uzun Ömrüdür.
Dostlukları büyütür, hatıraları ölümsüzleştirir. - Şükür, Kalbin Nefesidir.
Nimet çoğalmasa da huzur çoğalır; nimet artmasa da gönül genişler. - Cesaret, Sükûnetle Tamamlandığında Asil Olur.
Kükremek kolaydır; asıl maharet fırtınayı sessizce yönetmektir. - İrade, Gencin Gizli Hazinesidir.
Onu koruyan, hem zamanını hem kaderini fetheder.
Türk Gençliğine Pratik Tavsiyeler
Ey azimli, ey yarına yürüyen genç ruh! İşte sana, yolunu aydınlatacak, ruhunu bileyecek, her biri birer eylem fermanı olan on iki hayat ilkesi:
-
AN VE UFUK:
Ne uçsuz bucaksız hayallerin esiri ol, ne de bulunduğun anın zindanına hapsol. Bugünü sabitle, yarını hedefle!
UYGULA: Gece yatmadan ertesi günün en zorlu işini belirle ve ilk 15 dakikasını hayal et.
-
KORKU VE METANET:
Titreyen yüreğini, metanetin temeli yap! Korku Muallimdir, Hâkimin Değil!
UYGULA: Seni ertelemeye iten küçük bir korkunun üzerine yürü ve bugün o eylemi tamamla.
-
RİZIK VE BEREKET:
Kazan; ama kazancın, rızıkla birlikte gönlüne huzur getirsin. Helal, Ruha Şifadır!
UYGULA: En sevdiğin küçük bir ihtiyacından vazgeç, o meblağı sessiz bir hayra yönlendir.
-
KANAAT VE TOK GÖNÜL:
Gözün tok olsun ki, ruhun zenginleşsin. İç Zenginlik Bâkidir!
UYGULA: Elindeki en kıymetli üç nimeti (sağlık, dostluk, yetenek) zikret, bir hafta yeni bir eşya alma.
-
NİYET VE İSTİKAMET:
Niyet, senin pusulandır; Niyetini Yücelt ki, Yolun Kutsansın!
UYGULA: Her işe başlarken (derse, spora, mesaiye) "Bununla ne kazanmak istiyorum?" diye sor.
-
İLİM VE ERDEM:
Bilgi, ahlâk ile parlar; erdemle cilalanmayan ilim, ruhu yakar!
UYGULA: Okuduğun bir kitaptan, bir ahlâkî ilkeyi al ve bugün uygulamaya başla (Örn: Sabır, Vefa).
-
MENTORLUK VE ZAMAN:
Tecrübeyi kendine rehber et, ömrü kısaltan hile budur!
UYGULA: Alanında saygı duyduğun birinin bir eserini veya konuşmasını hemen izle/oku.
-
TEKNOLOJİ VE İRADE:
Aletin Kölesi Değil, Efendisi Ol! Teknoloji, üretimin aracısıdır.
UYGULA: Telefonunu en çok kullandığın iki saatte senden uzağa koy. Yerine bir kitap al.
-
ŞÜKÜR VE HUZUR:
Gönlün Hesabını Tut, Minnetle Kapıyı Aç!
UYGULA: Her ne olursa olsun, günde bir defa tebessüm etmene sebep olan bir şeyi not al.
-
SABIR VE CÜRET:
Sabır, cesareti pişiren ateştir. Hızlı koşma, Kalıcı Yürü!
UYGULA: En büyük hedefine dair küçük bir adım belirle ve o adımı bir hafta boyunca aksatmadan tekrarla.
-
VEFA VE MİRAS:
Mirasın, mal değil, gönüllerde bıraktığın güzel sestir!
UYGULA: Emeği geçen bir büyüğüne, geçmiş bir iyiliği için teşekkür et.
-
SÜREKLİLİK VE MUCİZE:
Büyük dağlar, küçük taşlarla örülür. Her Gün Bir Adım, Kalıcı İlerlemedir!
UYGULA: Sevdiğin bir yeteneği geliştirmek için günde 20 dakikalık (kesintisiz) bir rutin oluştur.
Seç, Kararlaştır, Uygula! Zira bu dünyada asıl kıymet, bilmekte değil, yapmaktadır.
Hangi üç maddeyi seçip, sana 30 günlük Çelikten İrade Planı hazırlamamı istersin?
Cevher-i Gayret
CEVHER-İ GAYRET
Ey gönül, bu fani handa nedir hakiki servet?
Peşinde koştuğun para, sonu olmayan bir hasret.
Hayat bir umman misali, sen de gemini yürüt,
Azim yelkeninle açıl, her dalgaya sabret.
Malınla imar edersin, nice köşkü, mamureti,
Darda kalmış borçluya sen, elinle medet et.
Bir yetimin başını okşa, dindir onun hasretini,
Gözyaşını silen el ol, şefkat ile merhamet et.
Dul kadına yoldaş ol da, bulsun gönlü sükûneti,
Kırık kalbi onar ey can, gönül almayı adet et.
İlim ile irfan ile aş, cehlin o son raddesini,
Ahlak ile nefsini dizginle, onu sen terbiye et.
Lakin bil ki bu imtihanda, muvazenedir asıl hikmet,
Helalinden kazanmaya, haramdan kaçmaya gayret et.
Malın seni Rabbinden hiç, alıkoymasın bir müddet,
Parıltısı kör etmesin, her nimete şükret.
Para bir amaç değildir, bil ki yalnızca bir vasıta,
Seni izzet menziline ulaştıran bir binektir elbet.
İyilik tohumları ekmek, kurmamak için hiç pusu,
Fanilikte hoş bir seda bırakmaya sen niyet et.
Lakin satın alamazsın, ne saadeti ne ülfeti,
Gönül huzuru bir nurdur, Rabbinden onu talep et.
Vefalı bir dost bulunmaz, parayla ölçülmez kıymeti,
Salihlerin sohbetini, en büyük bir nimet adet et.
Ey genç ruh, bu gaflet yolunda kendini hiç helak etme,
Asıl hazinen yanı başında, ailene hizmet et.
Anne baba hakkı için, Rabbine hep şükret,
Gözünün nuru evladına, en güzel yolu işaret et.
Sıla-i rahmi unutma, sevdiklerine hürmet et,
Kendi ruhunu ihmal edip, kalbine etme eziyet.
Yarın bir gün göçtüğünde, neylesin dünya serveti?
Hakka giden yolu şaşırıp, ömrünü boşa sarf etme.
Mal dediğin bir hizmetkâr, sakın ona kulluk etme,
Salih isen salih mala, “Ne güzeldir!” diye şükret.
Allah sana verdiğinden, ahiret yurdunu gözet,
Dünyadan nasibini al, lakin ölçüyü kaybetme.
Bozgunculuk çıkarma hiç, Allah’ı gücendirme elbet,
İhsan ile davran ki sen, O’ndan bulasın inayeti.
Azmin olsun cevherin, en kıymetli hazinen gayret,
Hakka ve halka hizmetle, bulursun ebedi devleti.
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
