12. GELECEĞİN CEO'SU OLARAK KELİMELERİNİZ
Bu makalenin kaynağı, Dr. Aladdin Ali'nin “Yürekten Esintiler” adlı kitabıdır.
Giriş: Ey çağın ötesini hedefleyen genç lider! Elinde tuttuğun akıllı telefon, sadece bir iletişim aracı değil; senin kişisel markanı, etki alanını ve geleceğini inşa ettiğin bir şantiyedir. Bu şantiyenin temel malzemesi ise "kelime"dir. Attığın her e-posta, yazdığın her kod satırı, yaptığın her sunum ve paylaştığın her fikir, aslında gelecekteki kariyerinin ve karakterinin mimari planını çizer. Kelimelerin, ya seni sektöründe bir vizyonere dönüştürecek bir "stratejik varlık" ya da potansiyelini tüketen bir "operasyonel maliyet" haline gelir. Tarih, parlak fikirlerini cesur eylemlerle birleştirenlerin yükselişine; büyük vaatlerini eylemsizlikle boğanların ise nasıl unutulduğuna dair vaka analizleriyle doludur. Bu metin, seni kelimelerini bir CEO titizliğiyle yönetmeye, onları en büyük sermayen olan eylemlerinle birleştirerek kendi başarı hikâyeni yazmaya davet eden profesyonel bir gelişim manifestosudur. Unutma, sen kendi hayatının CEO'susun ve sözlerin, yönetim kurulu kararlarındır.
SÖZ, EYLEMLE DOĞRULANAN BİR İNOVASYONDUR
İnovasyon, sadece parlak bir fikre sahip olmak değil, o fikri hayata geçirecek süreçleri yönetme sanatıdır. Bu süreç, daima bir "söz" ile başlar: "Daha iyisi mümkün." Medeniyet tarihimiz, bu ilkenin en çarpıcı prototipleriyle doludur. Gelin, iki farklı vaka analizini inceleyelim.
Hezarfen ve Nuri Demirağ: Vaka Analizleri
İlk örneğimiz, 17. yüzyılın vizyoner girişimcisi Hezarfen Ahmed Çelebi'dir. Onun "sözü", basit ama devrimseldi: "İnsan, kuşlar gibi uçabilir." Bu, o günün şartlarında içi boş bir hayal gibi görünebilirdi. Ancak Hezarfen, bu sözü havada bırakmadı. Onu, yüzlerce saatlik gözlem (eylem), aerodinamik hesaplamalar (eylem), kanat prototipleri inşa etme (eylem) ve nihayetinde Galata Kulesi'nden kendini boşluğa bırakma cesaretiyle (zirve eylem) birleştirdi. Söz, eylemle doğrulandığında, bir hayal olmaktan çıkıp insanlık tarihine geçmiş bir "başarı prototipi"ne, bir ilham kaynağına dönüştü. Hezarfen'in mirası, kanatları değil; büyük bir sözün, ancak adanmış bir eylemle anlam kazanacağı gerçeğidir.
İkinci örneğimiz ise Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki sanayi dehası Nuri Demirağ'dır. Onun "sözü", bir ulusun manifestosuydu: "Kendi göklerimizde kendi kanatlarımızla uçmalıyız." Bu söz, sadece bir temenni değildi; bir iş planı, bir milli hedefti. Demirağ, bu sözü fabrikalar kurarak (eylem), mühendisler yetiştirerek (eylem), Türkiye'nin ilk yerli uçağını üreterek (eylem) ve hatta bir havayolu şirketi kurarak (eylem) ete kemiğe büründürdü. Onun hikayesi, bir liderin sözünün, ancak somut projeler, istihdam ve üretimle birleştiğinde bir toplumu nasıl harekete geçirebileceğinin, bir ülkenin kaderini nasıl şekillendirebileceğinin en profesyonel kanıtıdır. Söz, eyleme dönüştüğünde, bir slogandan çıkıp ekonomik bir değere, milli bir gurura dönüşmüştür.
Bu iki örnek de gösteriyor ki, ilerlemenin motoru, söz ile eylem arasındaki sinerjidir. Söz vizyonu çizer, eylem o vizyona giden yolu inşa eder. Biri olmadan diğeri eksiktir. Eylemsiz bir söz, stratejisi olmayan bir iş fikri gibidir: heyecan verici ama temelsiz. Sözsüz bir eylem ise, amacı olmayan bir koşu gibidir: yorucu ama anlamsız. Gerçek başarı, bu iki gücü aynı hedef doğrultusunda birleştirebilenlerin, yani sözü ile özü bir olanların, projesi ile pratiği örtüşenlerin hakkıdır.
Kelimelerin Tarihi Gücü: Yapmak ve Yıkmak
Tarihin tanıklığıyla sabittir ki, kelimeler çağları aşan büyük olayların her zaman itici gücü olmuştur ve olmaya da devam edecektir. İlham yüklü bir önderin gür sesiyle haykırdığı nice kelime, bir milletin ruhunda hürriyet ve onur meşalesini tutuşturmuş, zillet ve esaret zincirlerini paramparça etmiş, onları şanlı bir zafere taşımıştır! Medeniyetler kuran, adalet sütunlarını yükselten, ilim ve irfan ışığını dört bir yana yayan hep o kelimeler olmuştur.
Madalyonun diğer yüzünde ise, bir fitnecinin ektiği veya zalim bir yöneticinin dudaklarından dökülen nice zehirli kelime, nesilleri ve umutları yok eden kanlı savaşların kıvılcımı olmuş, nice güçlü milletin çöküşüne, nice devletin tarih sahnesinden silinmesine sebep olmuştur! Kelimeler, bir lideri tarihin altın sayfalarına yazılan bir kahramana dönüştürebileceği gibi, bir diğerini nesiller boyu lanetlenecek acımasız bir tirana da çevirebilir. Çünkü bilinci şekillendiren, eyleme yön veren ve nihayetinde kaderi çizen, yine kelimenin kendisidir.
Dil Yarası ve Şifa Pınarı: Kelimenin Ruha Etkisi
Kelimenin insan ruhu üzerindeki etkisi ise, denizin derinlikleri gibidir; hem sarsıcı hem de kalıcı. Yaralayıcı, kırıcı bir söz, ruhun en hassas noktasına saplanan, kanatan ve izi kolay kolay silinmeyen keskin bir ok gibidir. Öylesine derindir ki açtığı yara, ne gelip geçici bir özürle kapanır ne de zamanın akışıyla tamamen iyileşir. Ne de olsa atalarımız ne güzel söylemiş: "Dil yarası, kılıç yarasından ağırdır." Oysa güzel bir söz, tatlı bir kelam; şifa veren bir merhem, ruhun susuzluğunu gideren bir rahmet pınarıdır. Yolunu kaybetmişe ışık olur, kederden kararmış yüzlere bir tebessüm kondurur.
Sözün Zirvesi: Eylem ve Örnek Olmak
Ancak unutmayalım ki, kelimenin gücünün zirveye ulaşması, etkisinin katlanarak artması için, onu tasdik eden, ona can veren bir yoldaşa ihtiyacı vardır: Eylem ve Güzel Örnek Olmak! Samimiyet ve adanmışlıkla yoğrulmuş eylemlerle desteklenen olumlu, ilham verici kelimeler; havada uçuşan, içi boş, vaatten öteye gitmeyen sözlerden bin kat daha kudretlidir. Çünkü insanlar, kulaklarıyla duyduklarından çok, gözleriyle gördüklerine inanırlar, kalpleriyle hissettiklerinden etkilenirler. Gerçek lider, sözü ile özü bir olan, eylemleri kelimelerini doğrulayan kişidir. İşte o zaman örnek alınan bir rol model olur, sözleri de hakkın terazisi, hidayetin meşalesi haline gelir.
Kelimelerin Ölümsüzlüğü: Çağları Aşan Miras
Yapıcı kelimenin azameti şuradadır ki, onu söyleyen fani bedeni toprağa karıştıktan asırlar sonra bile yaşamaya, yol göstermeye devam eder. Nesilden nesile aktarılan ölümsüz hikmetler, bilgece söylenmiş özlü sözler, yolumuzu aydınlatan değerli eserler, çağlar boyunca zihinleri ve kalpleri beslemeye, meyvelerini vermeye devam etmektedir. Tarihin şanlı sayfalarına altın harflerle kazınmış bu kelimeler, insanlık vicdanının ayrılmaz bir parçası olmuş; sönmeye yüz tutan azimleri canlandırmaya, yeni fikirlere ilham vermeye ve doğru adımlara yön vermeye devam etmektedir.
Liderin Tohumları: Kurumsal İklimi Şekillendirmek
Toplantı salonlarında yankılanan, ofislerinizden yayılan, dijital mesajlarla ilettiğiniz kelimeleriniz, sadece yan yana gelmiş sesler veya harfler yığını değildir. Onlar, etrafınızdaki dünyayı, çalışma ortamınızı ve insanların hayatlarını şekillendirme gücüne sahip olduğunuz muazzam bir enerji, etkili bir araçtır. Sözleriniz, değerli liderler, kurumlarınızın bereketli toprağına ektiğiniz tohumlar gibidir; ya güven, yaratıcılık ve gönülden bağlılık filizleri veren ulu çınarlar yetiştirir ya da kalpleri kanatan, gelişimi engelleyen ve çalışma şevkini kıran dikenli çalılar olur.
Takdir ve Teşvik: Yaratıcılığın Yakıtı
Günlük hayatta kullandığınız kelimelerin, kurumunuzdaki iklimi nasıl yarattığını bir düşünün. Yoğun çaba sarf etmiş bir çalışma arkadaşınıza içtenlikle söylediğiniz bir teşekkür veya takdir sözü, belki de onun bütün bir hafta boyunca taşıyacağı taze bir motivasyonun yakıtı olacak, hatta o söz olmasa belki de hiç ortaya çıkmayacak saklı kalmış yaratıcı potansiyelini harekete geçirecektir. Belirlenen bir hedefi başarıyla tamamlayan ekibinize yönelik samimi bir övgü, takım ruhunu perçinler, ortak hedeflere ulaşma arzusunu kamçılar. İşte bu tür olumlu kelimeler, kurumunuzda bir takdir ve teşvik kültürü inşa eder. İnsanların kendilerini başarının değerli bir parçası olarak hissetmelerini sağlar, bu da onların kuruma olan sadakatini artırır ve yaratıcılıklarını besler.
Yıkıcı Sözlerin Tehlikesi: Güven Köprüleri
Diğer yanda ise, yıkıcı kelimelerin karanlık gölgesi durur. Belki iyi niyetle yapılmış olsa bile, başkalarının yanında söylenen sert bir eleştiri veya iğneleyici bir ima, bir insanın kendine olan güvenini sarsabilir, onu korku ve tereddüt sarmalına itebilir. Yeni bir fikir veya öneriyi küçümseyen bir ifade, o kişinin ve hatta onu duyan başkalarının gelecekteki girişimcilik kapısını sonsuza dek kapatabilir. Ve nice hakkaniyetsiz karar, üstü kapalı ifadelerle veya zayıf gerekçelerle sunularak, şüphe tohumları ekmiş, inşası yıllar süren güven köprülerini bir anda yerle bir etmiştir! Hele ki insanın onurunu, haysiyetini yaralayan kelimelerin tehlikesi ne kadar büyüktür! Açtığı yara, ruhta derin bir iz bırakabilir, hiçbir özür onu tam olarak silemez ve bazen değeri paha biçilemez yeteneklerin kurumdan ayrılmasının ardındaki görünmez sebep olabilir.
Altın Değer: Söz ve Eylemin Bütünlüğü
İşte tam bu noktada, kelimenin gücünü zirveye taşıyan o temel fark ortaya çıkar: Sözün Eylemle Buluşması ve Örnek Olmanın Gücü! Bir liderin karşılaşabileceği en büyük imtihanlardan biri, söyledikleriyle yaptıklarının örtüşmesidir. Lider, şeffaflık sözü verip bunu her davranışında gösterdiğinde, takım çalışması çağrısı yapıp kendisi de o takımın en aktif parçası olduğunda, dürüstlük ve hakkaniyet gibi değerleri vurgulayıp aldığı her kararda bu ilkelere sadık kaldığını kanıtladığında; işte ancak o zaman sözleri altın değerini kazanır, sihirli bir etkiye sahip olur. O zaman, olumlu kelimenin tesiri binlerce kat artar; çünkü artık onlar sadece duyulan kelimeler değil, liderin şahsında somutlaşmış, yaşayan, nefes alan ilkeler haline gelir.
Kelimelerinizi bir kuyumcu titizliğiyle seçin. Çünkü onlarla fark yaratırsınız ve onlarla gönüllerde ve zihinlerde kalıcı, güzel izler bırakırsınız.
Hikmet Pınarından Süzülenler
- Potansiyel, eyleme geçirilmemiş bir sözdür; miras ise eyleme dönüşmüş bir sözün yankısıdır.
- En parlak fikir, onu hayata geçirecek ilk adımı atmadıkça karanlıkta kalmaya mahkumdur.
- Dilinle çizdiğin ufka, ancak adımlarınla ulaşabilirsin.
- Başarı, ne söylediğinle değil, söylediklerini ne kadar iyi yaptığınla ölçülür.
Türk Gençlerine Pratik Tavsiyeler
- 1. Fikir Prototipleme Atölyesi: Zihninde parlak bir fikir mi var? Bir mobil uygulama, bir sosyal proje, bir blog... Bu fikri bir hafta içinde en basit, en ilkel haliyle "prototiple". Bu, kâğıt üzerine çizilmiş bir uygulama arayüzü (wireframe), tek sayfalık bir iş modeli kanvası veya projenin ana fikrini anlatan 30 saniyelik bir video olabilir. Amaç, fikri (sözü) soyutluktan çıkarıp dokunulabilir bir "ilk ürüne" (eyleme) dönüştürmektir. Bu, ertelemeyi yenen en güçlü adımdır.
- 2. Etki Analizi Günlüğü: Bir hafta boyunca her günün sonunda 5 dakikanı ayır. O gün söylediğin ve bir başkası üzerinde "olumlu bir etki" bırakan bir cümleyi ve "olumsuz/nötr bir etki" bırakan bir cümleyi not al. Yanlarına kısaca "Neden bu etkiyi yarattı?" diye analizini ekle. Bu pratik, seni kelimelerinin sonuçlarını ölçen, daha bilinçli ve stratejik bir iletişimci yapacaktır.
- 3. Sessiz Başarı Manifestosu: Kendine 30 günlük kişisel bir hedef koy. Bu, her gün 15 sayfa kitap okumak, yeni bir yazılım dilinin temellerini öğrenmek veya bir sunum becerini geliştirmek olabilir. Ancak kural şu: Bu hedefini ve sürecini, başarıyla tamamlayana kadar HİÇ KİMSE ile paylaşma. Sosyal medyada ilan etme, arkadaşlarına anlatma. Motivasyonunu dışarıdan gelen takdirle değil, içeriden gelen disiplinle besle. Bırak, sözlerin değil, 30 günün sonundaki somut sonucun konuşsun. Bu, eylemin en saf halini tecrübe etmektir.
SÖZÜN MİRASI
SÖZÜN MİRASI
Söz ki insana en büyük bir yadigârdır,
Hem yücelten bir kanat, hem âh u zârıdır.
Kâh karanlığı delen bir ışıktır, nurdur,
Kâh gönüllerde sönmeyen bir ateş, nârıdır.
O, kilitli kalpleri açan bir anahtardır,
En sağlam dostluğu yıkan keskin bir tığdır.
Niyeti halis ise umut eken bahardır,
Kökü kinde ise fitne saçan bir mardır.
Tarih şahittir, nice zafere mi'yârdır,
Zillet zincirini kıran bir iftihardır.
Medeniyetler kuran ulu bir mimardır,
Zalimin dilindeyse acı bir inkisardır.
Bir lideri kahraman eyleyen karardır,
Bir tiranı tarihe gömen intizardır.
Ruhun derinliğinde açılan bir yardır,
Dil yarası kılıçtan daha pâyidârdır.
Güzel bir kelâm ise şifalı bir tımardır,
Gönül çölüne yağan rahmettir, buhardır.
Söyleyen fâni olsa da sözü berkarardır,
Çağları aydınlatan sönmez bir menârdır.
Lâkin söz tek başına havada rüzgârdır,
Onu taçlandıran şey, ihlas ile kârdır.
Asıl kudret, eylemle pişen bir hamurdur,
Sözü özü bir olan cihanda bahtiyardır.
İşte o dem kelâmın menzili Hak yârdır,
Gören gözler için en büyük itibardır.
Sözün ispatı olan amel ne vefâdardır,
O olmadan her vaat, boş bir intihardır.
Ey genç yolcu, bu miras elinde tûmârdır,
Dilin senin geleceğin, ektiğin diyârdır.
Sözünle ya bir cennet, ya bir zindan vardır,
Yapıcı ol, yıkıcı olma; bu ilk karardır.
Umut aşıla kalbe, umut şifâkârdır,
Yeise düşen ruha en tatlı bahardır.
Söylediğin her kelâm, aslında karardır,
Ya bir çınar yetiştirir ya dikenli dardır.
Takdirin bir fidandır, övgün bir pınardır,
Tenkidin bir baltadır, yergin bir duvardır.
Dilinle inşa eyle, bu kutlu bir kârdır,
Çünkü senin özün de sözünle ayârdır.
Haksız bir hüküm verme, adalet hisardır,
Güven köprülerini kuran hep vefâdır.
Eylemin sözün olsun, bu en doğru yârdır,
Sözünle kurduğun bağ, en sağlam diyârdır.
Kelimelerinle kur, bu vatan yadigârdır,
Gelecek senin sözünle daha bahtiyardır.
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
