3. Bir Cevhersin: Değerini Keşfet, Yurdunu Bul
Bu makalenin kaynağı, Dr. Aladdin Ali'nin “Yürekten Esintiler” adlı kitabıdır.
"Ey insan! Sen, varlık sahrasında ruhunun gıdasını arayan, köklerini mânâ toprağının en derinine salmaya memur edilmiş bir fidansın. Bilgi bahçelerinde filizlenmek, fazilet ikliminde çiçek açmak için yaratıldın. Lakin bu fidanın boy vermesi, evvela kendi tohumunda saklı olan o eşsiz cevherin farkına varmasına bağlıdır. Kendi kıymetini bilmek, göklere uzanacak dallarının en sağlam kökü, varlık pusulanın en şaşmaz ibresidir. Unutma ki sen, kâinatın muhasebe defterinde alelade bir rakam değil, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine, Yaradan’ın sanatını yansıtan nadide bir incisin. Ancak bu inci, parlayabilmek için doğru ışığa, bu hazine, değer bulabilmek için onu takdir edecek bir göze muhtaçtır. Ruhuna yurt olacak, seni yüceltecek ve kanatlandıracak o bereketli toprağı, o salih ortamı bulmak veya bizzat inşa etmek, senin en ulvi vazifendir. Zira hayat, notaları neşe ve hüzün, ritimleri başarı ve hüsran olan ilahi bir senfonidir ve senin görevin, bu senfonide fani bir ses değil, ebediyete dek yankılanacak ölümsüz bir melodi olmaktır."
Varlık Senfonisinde Ölümsüz Bir Nağme Olmak
Her insan, kâinat senfonisinde çalınmak üzere bestelenmiş, notaları ve ritmi eşsiz bir eserdir. Lakin çoğumuz, içimizdeki o muhteşem melodinin farkına varmadan, başkalarının gürültülü bestelerinin gölgesinde bir ömür tüketiriz. İnsan olma sanatı, bu gürültünün içinden sıyrılarak kendi öz nağmeni duymak, onu tutkuyla icra etmek ve nihayetinde varlık âleminde hoş bir sadâ olarak bırakabilmektir. Bu sanat, üç temel aşamada icra edilir: Cevherini keşfetmek, orkestranı bulmak ve melodini ebedileştirmek.
Bu sanatın ilk ve en temel adımı, kendi kıymetini bilmektir. Sen, parmak izin gibi, kalp atışın gibi, ruhunun tınısı gibi biriciksin. İçinde, nice peygamberin iradesini, nice âlimin hikmetini, nice sanatkârın estetiğini barındıran potansiyel bir hazine yatıyor. Bu hazineyi keşfetmek, kendini ihmal etmeyi, azla yetinmeyi ve yeteneklerini hafife almayı reddetmekle başlar. Kendine dışarıdan bir gözle, bir kuyumcunun ham bir elması inceler gibi bak. Tozunu, toprağını silkelediğinde, doğru bir ustalıkla işlendiğinde nasıl bir pırlantaya dönüşeceğini hayal et. İşte bu hayal, senin en büyük motivasyonundur. Kendi değerini idrak eden insan, artık başkalarının alkışına veya yergisine göre değil, kendi içindeki cevherin ağırlığına ve sorumluluğuna göre hareket eder.
İkinci adım, ruhuna yurt olacak orkestrayı bulmak veya kurmaktır. En harikulade keman bile, akordu bozuk bir orkestranın içinde veya akustiği kötü bir salonda çalınırsa, sesinin güzelliğini yitirir. Senin ruhunun melodisi de böyledir. Yeşereceğin bereketli bir toprağa, seni anlayacak ve destekleyecek bir çevreye, yani ruhunun orkestrasına ihtiyacın var. Bu orkestra, tutkunu ve hayallerini paylaşan, düştüğünde elinden tutan, uçtuğunda seninle birlikte sevinen insanlardan oluşur. Onlar, senin melodinin değerini bilen, onu daha da güzelleştirmek için kendi enstrümanlarıyla sana eşlik eden dostlarındır. Eğer böyle bir çevre bulamazsan, sakın yeise kapılma! Unutma ki nice büyük bestekâr, kendi orkestrasını bizzat kurmuştur. O halde sen, değişimin mimarı, güzelliğin yaratıcısı ol. Tek bir mum yakarak, etrafına senin gibi ışık arayan pervaneleri topla. Azmin, iraden ve sabrın, en uyumsuz sesleri bile ahenkli bir melodiye dönüştürecek en güçlü orkestra şefidir.
Son adım ise, hayat senfonisinde ölümsüz bir melodi olmaktır. Hayat, iniş ve çıkışlarla doludur. Neşenin coşkulu notaları (kreşendo) olduğu gibi, hüznün sessiz ve derin notaları (diminuendo) da vardır. Başarının zafer ritimleri kadar, başarısızlığın öğreten duraklamaları da bu bestenin bir parçasıdır. Marifet, bu zıtlıkların ahengini kavramak, zorluk rüzgârlarının seni devirmek için değil, köklerini daha da sağlamlaştırmak için estiğini bilmektir. Ve daima hatırla ki, her melodi bir gün susar. Fani olan bu icranın ardından geriye ne kalacak? İşte bu noktada, insan olma görevin zirveye ulaşır: Melodini, fani bedenin sustuktan sonra bile evrenin hafızasında yankılanacak bir mirasa dönüştürmek. Bir güneş gibi ol; varlığınla sadece kendi yolunu değil, başkalarının da yolunu aydınlat. Bir nehir gibi ol; cömertliğinle ruhların susuzluğunu gider, geçtiğin her yere hayat taşı. Bir hekim gibi ol; bilgeliğinle yaraları sar, şefkatinle acıları dindir. Bir şair, bir filozof ol; kelimelerinle ve düşüncelerinle kalplere ve zihinlere dokun.
İşte o zaman, sen sadece yaşamış olmazsın; insanlık senfonisinde nesilden nesile aktarılan, sevgi, hayır ve güzellik şiirini söyleyen ölümsüze bir nağmeye dönüşürsün.
Hikmet Pınarından Süzülenler
- Kıymet: Kendi kıymetini bilmeyenin cevheri, çamur içinde parlamayan yakut gibidir.
- Yurt: Ruhun, yeşereceği toprağı seçemezse, tohumlarını ekeceği toprağı bizzat inşa eder.
- Senfoni: Hayatın en dokunaklı melodileri, en hüzünlü notaların ardından gelen umut dolu aralıklarda gizlidir.
- Miras: Güneş battığında ardında alaca bir renk bırakır; insan göçtüğünde ardında ya hayırlı bir eser ya da unutulmuş bir gölge bırakır.
Türk Gençlerine Pratik Tavsiyeler
- Cevher Envanteri Çıkar: Bir kağıdın ortasına adını yaz. Etrafına, sadece senin bildiğin, küçük veya büyük, iyi yaptığın veya yapmaktan hoşlandığın her şeyi (güzel çay demlemek, bir dostu sabırla dinlemek, bir konuda azimli olmak, bir bitkiyi yaşatmak vb.) dallar halinde çiz. Bu senin kişisel "cevher haritan" olsun ve kimsenin onu küçümsemesine izin verme. Onu her gün görebileceğin bir yere as.
- Çevre Barometresi Oluştur: Haftalık olarak en çok vakit geçirdiğin beş kişiyi veya ortamı (dijital ortamlar dahil) listele. Her birinin yanına "+" veya "-" koy. Artı, seni motive eden, ufkunu açan, enerjini yükselten; eksi ise enerjini düşüren, seni eleştiren veya küçümseyen anlamına gelsin. Bu barometre, ruhunun hangi iklimde yaşadığını sana gösterecek ve bilinçli seçimler yapmana yardımcı olacaktır.
- "Değişimin Mimarı Ol" Projesi Başlat: Çevrende eksikliğini hissettiğin bir "güzellik" belirle. Bu, apartman girişine bir saksı çiçek koymak, arkadaş grubunda dedikodu yerine bir kitap/film üzerine 10 dakikalık bir sohbet başlatmak, kimsenin ilgilenmediği bir sosyal soruna dair küçük bir farkındalık adımı atmak olabilir. Haftada sadece bir saatini bu "mimarlık" projesine ayır ve değişimin küçük bir tohumunu ek.
- Miras Melodini Kaydet: Her ayın sonunda kendine sor: "Bu ay, varlık senfonisine hangi küçük, güzel notayı ekledim?" Bu, birine ettiğin samimi bir teşekkür, öğrendiğin ve paylaştığın yeni bir bilgi, birine yaptığın karşılıksız bir iyilik veya üstesinden geldiğin küçük bir korkun olabilir. Bu notaları bir deftere veya dijital bir dosyaya kaydederek biriktir. Bu, hayat melodinin ne kadar zenginleştiğini sana somut olarak gösterecektir.
Şiirle çarpan bir gönül
SEN BİR CEVHERSİN, YURDUNU BULAN
Susuz fidan gibisin, ey şerefli insân,
Ruhuna gıda arar, her an senin vicdân.
İlim bahçelerinde, ol fazlete şâyân,
Kıymetini bilmektir, kurtuluşa fermân.
Sen bir rakam değilsin, cevheri nihan olan,
Keşfedilmeyi bekler, içinde yatan ummân.
Her çiçeğe gerekir, bereketli bir mekân,
Ruhuna yurt ara ki, olmasın gönlün vîrân.
Sana benzeyenleri, bulsun ruhun her zaman,
Cevherini anlasın, derdine olsun dermân.
Bulamazsan yurdunu, sen ol o yolu açan,
Azimle dağlar delmiş, nice şanlı kahramân.
Hayat bir senfonidir, neş’e ve gamdır her an,
Başarı ve hüsrandır, gelip geçen bu devrân.
Ol bu bestede eşsiz, nağmesi arşa çıkan,
Zorluklar güç verir hep, unutma bunu bir an.
Melodin bir gün susar, biter bu kutlu mihmân,
Bırak hoş bir sadâyı, kubbede bâki kalan.
Güneş ol, âlemleri, nurunla aydınlatan,
Nehir ol, cömertliğin, canlara olsun revân.
Hekim ol, bilgeliğin, yaralara merhem çalan,
Şair ol, sözlerinden, dökülsün mânâ her an.
Filozof ol, hikmeti, ara durmadan inan,
Varlığın sırlarına, böyle erer ancak can.
Hikmet budur ey yoldaş, kendini bilen insân,
Kendi yurdunu bulur, ya da kurar bir vatan.
Cevher kıymet bilenin, elinde olur şâyân,
En büyük zafer budur, ne şöhret kalır ne şan.
İnsan olmak gayedir, budur en büyük imtihan,
Tarihin sinesinde, silinmez bir iz olan.
Ey Türk'ün genç fidanı, dinle bu kutlu beyân,
Sen ki asil bir neslin, geleceğisin her an.
Ruhuna yurt olacak, bir çevre ara inan,
Seni yücelere taşır, böyle bir kutlu mekân.
Yoksa o güzel diyar, sen ol onu yaratan,
İrade ve sabırla, yazılsın şanlı destan.
Gücünü imanından, ve kendinden al her zaman,
Atiye kanat çırpan, sensin ey şanlı civan.
Öyle bir iz bırak ki, geçse de bin bir zaman,
Hayırla ve sevgiyle, yâd edilsin güzel adın.
Senfonide ölümsüz, bir nağme ol her zaman,
Varlığın her zerresi, desin ki “sendin o an!”
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
