7. Bilim, edebiyat ve ahlak: Tam bir insan olmak
Bu makalenin kaynağı, Dr. Aladdin Ali'nin “Yürekten Esintiler” adlı kitabıdır.
Giriş: İlim, ruhun meşalesi; Edebiyat, gönlün aynasıdır. Lakin bu iki kanat, Edep libası giymedikçe neylesin? Çıplak kalır ruh, nefsin girdabında boğulur. Unutma ki, hikmetin zirvesi, ahlakla taçlanır. İrfan, ilim ve edep; işte bu üç cevher seni kâmil yapar. Sana düşen, bu zenginlikle kuşanıp, varlığına mana katmaktır. Koş ki, ruhun, ebedi sükûnetin limanına ersin!
İlim, Edebiyat ve Edep
"Edebiyat, ilim noksanlığını örterken; ilim, edep noksanlığını örtmez. Her ikisinin yokluğu çıplaklık, birleşimi ise zenginliktir“
Varoluşun sırlarına erme gayretindeki insanoğlu için en kıymetli azıklardan biri, hiç şüphesiz, gönül dünyasını besleyen edebiyat ve zihin ufkunu aydınlatan ilimdir. Lakin bu iki cevherin kıymetini katmerleyen, onlara ruh ve mana katan bir iksir daha vardır ki, o da edeptir.
Edebiyat, o engin ve renkli dünyasıyla, kimi zaman ilmin eksik bıraktığı boşlukları zarafetle doldurur. Kelimelerin raksıyla, gönüllere ince manalar işleyerek, henüz ilimle kavranmamış hakikatlere dair bir sezgi ve feraset bahşeder. Bir şiirin mısralarında, bir hikâyenin satır aralarında saklı olan hikmet, bazen ciltler dolusu ilmi eserin veremeyeceği bir içgörü sunar. Ne var ki, ilmin kudreti ne denli yüce olursa olsun, edep pınarından beslenmedikçe, sahibini kâmil bir insan mertebesine ulaştırmakta noksan kalır. Zira ilim, bir araçtır; onu hayra mı şerre mi yönelteceğini belirleyen ise, sahibinin edep ve ahlakıdır. Edebin olmadığı bir gönülde yeşeren ilim, nefsani arzuların gölgesinde kalmaya, hatta kibre ve gurura kapı aralamaya mahkûmdur.
İlimden ve edebiyattan mahrum bir ruh, adeta çırılçıplak kalmış gibidir; hayatın fırtınaları karşısında savunmasız, mananın derinliklerinden habersizdir. Bu yoksunluk, insanı sığlığa ve anlamsızlığa sürükler. Lakin bu iki kanadın, yani ilmin ve edebiyatın, edep libasıyla kuşanarak bir araya geldiği bir gönül, hakiki bir zenginliğe kavuşur. Bu zenginlik, ne altının ne de gümüşün satın alabileceği, ruhun derinliklerinden fışkıran bir huzur, bir itminan ve bir kemalat halidir.
İşte bu kutlu birleşim, insanı "eşref-i mahlûkat" olma yolculuğunda ileriye taşır. Zihnin berraklığı ile kalbin inceliği, edep sayesinde bir ahenk içinde buluştuğunda, kişi hem kendine hem de çevresine rahmet olur. Çalışkanlıkla yoğrulmuş bir tefekkür, hüsnüzanla beslenmiş bir bakış açısı ve her daim daha iyiye, daha güzele ulaşma gayreti, bu yolculuğun en sadık yoldaşlarıdır. Öyleyse, her bir nefesimizde bu üç cevheri – ilmi, edebiyatı ve edebi – kuşanmaya, ruhumuzu bu ilahi zenginlikle tezyin etmeye gayret edelim. Ta ki, varlığımız, kâinatın o muazzam senfonisinde anlamlı bir nağmeye dönüşsün ve gönüllerimiz, ebedi bir sükûnetin limanına ersin.
Hikmet Pınarından Süzülenler
- İlim, toprağı süren sabandır; edebiyat, o toprağa düşen tohumdur; edep ise, o tohumu yeşerten nisan yağmurudur. Biri olmadan diğerleri eksik kalır.
- En büyük âlim, bildiklerinin bilmediklerinin yanında bir damla olduğunu idrak edendir. Bu idrak, edeptir.
- Kelimeler, elbisedir. Edebiyat, o elbiseyi en güzel kumaştan dokur. Edep ise, o elbiseyi nasıl taşıyacağını bilmektir.
- Ham bilgi, keskin bir kılıç gibidir; edepsizin elinde kendini de keser, başkasını da. Ârifin elinde ise, mazlumu koruyan bir kalkan olur.
- Gönlü bir saraya benzetirsek, ilim o sarayın sütunları, edebiyat duvarlarındaki nakışlardır. Edep ise, o sarayın kapısından giren misafire tebessümle "hoş geldiniz" diyen saray sahibidir.
Türk Gençlerine Pratik Tavsiyeler
- Okumalarınıza Ruh Katın: Sadece bilgi edinmek için değil, hissetmek ve dönüşmek için okuyun. Bir mühendisseniz bir Divan şairini, bir hekimseniz bir halk ozanını okuyarak zihin ve gönül dünyanız arasında köprüler kurun.
- Dinlemeyi Öğrenin: İlim, konuşmaktan çok dinlemekle elde edilir. Özellikle büyüklerinizi, tecrübe sahiplerini, bir ustayı dinlerken sadece sözlerine değil, sözlerinin ardındaki sükûta da kulak verin. Bu, edebin en zarif halidir.
- Hizmet Edin: Bildiğiniz bir konuyu, sizden daha az bilene karşılık beklemeden öğretin. Bir yaşlının yüküne yardım edin. İlim ve edebiyatın en güzel meyvesi, edeple yoğrulmuş hizmettir.
- Tefekkür Vakti Ayırın: Günün hengâmesinde kendinize "düşünme molaları" verin. Okuduğunuz bir kitabın, dinlediğiniz bir şiirin veya öğrendiğiniz yeni bir bilginin hayatınızdaki karşılığını tefekkür edin. Bu, bilginin hikmete dönüşmesi için ilk adımdır.
- Nezaketi Kuşanın: Teşekkür etmek, lütfen demek, tebessüm etmek, selam vermek gibi küçük görünen davranışlar, ruhunuzun edep cilasıdır. En karmaşık problemleri çözen bir zihin, bu basit nezaket kurallarını ihmal ettiğinde saygınlığını yitirir. Davranışlarınız, en güzel eseriniz olsun.
Şiirle çarpan bir gönül
ÜÇ CEVHERİN ŞARKISI
Edebiyat bir nurdur, eksikliği kapatan,
İlim ise örtemez, edepsizlikte yatan.
İkisi de yok ise, ruh çıplaktır her zaman,
Birleşince olur kalp, zenginlikle donatan.
Edebiyat bir sestir, gönüllere fısıldayan,
İlmin sustuğu yerde, nice sırlar fısıldayan.
Bir mısrada gizlidir, nice hikmet barındıran,
Bir öyküde can bulur, hakikati aydınlatan.
Lakin ilim neylesin, edep yoksa insanda kalan?
Yalnızca bir araçtır, onu hayra kullanan.
Edepsiz bir gönülde, kibir olur saltanat kuran,
Nefsin karanlığında, yolda şaşkın bırakan.
İlimsiz, edepsiz ruh, fırtınada savrulan,
Manadan habersizdir, boşluklarda kaybolan.
Lakin üçü birleşse, olur cevherle parlayan,
Ne altına değişilir, ne de mülke satılan.
İşte budur zenginlik, ruha huzur bağışlayan,
İtminanla doldurur, kemalata ulaştıran.
Akıl berrak olunca, kalp incelikle parlayan,
Edep bir ahenk olur, o birliği sağlayan.
Asıl hikmet budur ki, anlar bunu anlayan,
İlim tek kanat olur, yolda yorgun bırakan.
Sanat diğer kanattır, ruhu göğe taşıyan,
Edep ise gövdedir, o kanatları kuşanan.
Ey bu yurdun umudu, ey taptaze fidan,
Sana emanet edildi, bu kutlu, yüce vatan.
İlmi kuşan kendine, olsun sana bir kalkan,
Cehaletin pasını, silsin ruhundan her an.
Oku, anla, tefekkür et, her satırı durmadan,
Zihnini aydınlat ki, olasın bir kahraman.
Sonra sanatla beze, o ruhunu her yandan,
Gönlün incelsin senin, bir gül gibi açılan.
En son edebi kuşan, bir zırh gibi kuşanan,
İlmine, irfanına, değer katsın her zaman.
Kâmil insan yolunda, budur en sadık yoldaşan,
Seni menzile kor bu, her zorlukta, her zaman.
Ümitsizliğe düşme, yeise kapılma bir an,
Senin özünde cevher, var ezelden parlayan.
Gayretle, hüsnüzanla, yürü ileri durmadan,
Gelecek senin elinde, aydınlansın her yan.
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
