31. Cömertlik Pınarı
Bu hikayenin kaynağı Dr. Aladdin Ali'nin "İlham Verici Hikayeler ve Büyük Anlamlar" adlı kitabıdır.
"Coşkun bir pınar gibi, vermekten korkmaz; fani olanı cömertçe sunar, yüce ve baki olana erişmek için. Mümin de böyledir, iman pınarından kana kana içer ve Allah'ın lütfettiklerinden cömertçe verir. Bunu yaparken de Peygamber Efendimizin (s.a.v.) "Sadaka malı eksiltmez." hadis-i şerifine gönülden inanır."
Hikaye
Vaktiyle, ulu bir çınarın gölgesinde, küçük bir köyde yaşayan bilge bir adam vardı. Bu bilge adam, öylesine cömert, öylesine eli açıktı ki, ünü tüm diyarlara yayılmıştı. Köyün ortasındaki evinin kapısı, her daim ihtiyacı olanlara, bir tas çorba, bir sıcak yatak arayanlara açıktı.
Günlerden bir gün, uzak diyarlardan gelen genç bir gezgin, yolu bu köye düştü. Bilge adamın cömertliğini duymuş, bu efsanenin gerçek olup olmadığını kendi gözleriyle görmek istemişti. Köy meydanında, çınarın altında oturmuş, derin düşüncelere dalmış bilge adamı gördü. Yanına yaklaşıp saygıyla selam verdi ve "Ey bilge kişi," dedi, "Senin cömertliğin dilden dile dolaşıyor. Bu nasıl bir zenginliktir ki, verdikçe azalacağına artıyor?"
Bilge adam, yüzünde huzurlu bir tebessümle genç gezgine baktı. "Evlat," dedi, "Zenginlik, sahip olduklarında değil, verdiklerindedir. Ben, tıpkı şu coşkun pınar gibiyim, vermekten korkmam. Aksine, fani olanı cömertçe sunar, yüce ve baki olana erişmeye çalışırım."
Genç gezgin, bilge adamın sözlerini anlamamıştı. "Nasıl yani?" diye sordu merakla, "Fani olanı vermekle, baki olana nasıl erişilir?"
Bilge adam, elini kalbine götürdü. "Bak evlat," dedi, "İnsanın kalbi, tıpkı bir tarla gibidir. Ne ekersen onu biçersin. Eğer kalbine bencillik tohumları ekersen, elde edeceğin tek şey yalnızlık ve pişmanlık olacaktır. Ama eğer cömertlik tohumları ekersen, sevgi, huzur ve mutluluk meyveleri toplarsın."
Sonra, bilge adam, gence köyün hemen dışındaki bahçeleri gösterdi. "Bak şu bahçelere," dedi, "Oradaki çiftçiler, her yıl toprağa tohum ekerler. Ektikleri her bir tohum, onlara katbekat fazlasıyla geri döner. İşte vermek de böyledir. Sen verdikçe, evren de sana verir. Verdikçe azalmaz, aksine çoğalırsın."
Genç gezgin, bilge adamın sözleri karşısında büyülenmişti. "Peki ya karşılıksız vermek, insanı üzmez mi?" diye sordu.
Bilge adam gülümsedi. "Karşılık bekleyerek verirsen, bu gerçek bir cömertlik değildir," dedi. "Gerçek cömertlik, tıpkı arının çiçeklerden öz toplaması gibidir. Arı, her çiçekten en güzel özü alır ve ondan şifalı bir bal yapar. Ama bunu yaparken, hiçbir çiçeğe zarar vermez. Aksine, onların çoğalmasına yardımcı olur."
"İşte bilge kişi de böyledir," diye devam etti bilge adam, "O, tıpkı bir arı gibi, hayatın sunduğu her şeyden en güzel özü alır ve onu başkalarıyla paylaşır. Bunu yaparken de, hiçbir karşılık beklemez. Çünkü bilir ki, asıl zenginlik vermektedir ve paylaşmak hayata anlam katar. Sonsuza dek saklayamayacağı şeyleri verir, asla kaybetmeye tahammül edemeyeceği şeyleri kazanmak için. Kendinden verir, kendini cömertliğinde bulmak için. Paylaştıkça, hiçbir şey kaybetmediğini, aksine her verdikçe daha da zenginleştiğini keşfeder."
Genç gezgin, bilge adamın sözlerini dikkatle dinledi. Artık onun cömertliğinin sırrını anlamıştı. Bilge adam, tıpkı coşkun bir pınar gibiydi, vermekten korkmuyor, aksine fani olanı cömertçe sunarak ruhun ebedi aleminde yüce ve baki olana erişiyordu. O, varoluşun anlamını ve insanlığın özünü kaybetmekten her şeyden çok korkuyordu.
Genç gezgin, o günden sonra, bilge adamın öğretisini hayatına rehber edindi. O da, tıpkı bilge adam gibi, cömert bir insan oldu ve hayatını başkalarına yardım etmeye adadı. Ve anladı ki, gerçek zenginlik, sahip olduklarında değil, verdiklerindeydi.
Hikâyeden Süzülen Bilgece Söz
- Gerçek zenginlik, kasada biriken değil, kalpten verilendir; biri sayılarla ölçülür, diğeri bıraktığı izle.
- Gönül tarlana ne ekersen, hayat hasadında onu biçersin. Bencillik eken yalnızlık, cömertlik eken muhabbet biçer.
- İnsan, en çok kendinden verdiğinde kendini bulur. Paylaştığın her parça, benliğinin haritasında yeni bir kıta keşfetmektir.
- Kaybetmekten en çok korktuğun şey, varlığının manası olsun; cüzdanının doluluğu değil.
- Cömertlik, ruhun kurumayan pınarıdır; aktıkça berraklaşır, paylaştıkça çoğalır.
- Arı gibi ol; hayattan aldığın her öze bir şifa kat ve karşılık beklemeden sun. En büyük kazanç, bu eylemin kendisidir.
- Fani olanı elinde tutmaya çalışma; onu, baki olanı kazanmak için bir sermaye yap.
- Karşılık beklentisi, cömertliğin üzerine düşen gölgedir. Güneş gibi ol, ışığını ve sıcaklığını beklentisizce sun.
- Vermek, küçülmek değil, evrenin ritmine uyum sağlayarak büyümektir. Tohum, toprağa düşmeden başak olamaz.
- Ruhun fakirliği, bütün hazinelerin fakirliğidir. Onu cömertlikle besle ki, ebedi bir zenginliğe eresin.
Türk Gençlerine Yönelik Pratik Öneri
- Vaktini Cömertçe Paylaş: Bir arkadaşının derdini dinlemek, ailene yardım etmek veya bir sosyal sorumluluk projesine katılmak, parayla ölçülemeyecek bir cömertliktir.
- Bilgini Saklama, Öğret: İyi bildiğin bir konuda senden daha az tecrübeli birine yol göster. Bilgi, paylaşıldıkça değerlenen tek hazinedir.
- İyi Bir Dinleyici Ol: Bazen en büyük hediye, birini tüm kalbinle, yargılamadan dinlemektir. Bu, ona "değerlisin" demenin en samimi yoludur.
- Küçük İyilikleri Küçümseme: Bir tebessüm, içten bir teşekkür, yolda kalmış birine yardım teklifi... Bunlar, günü aydınlatan küçük cömertlik tohumlarıdır.
- Yeteneklerini Hizmete Sun: Güzel resim mi yapıyorsun? Bir çocuk yuvasının duvarını renklendir. Müzikle mi ilgileniyorsun? Bir huzurevinde mini bir konser ver.
- Dijital Dünyada Pozitif İz Bırak: Sosyal medyada faydalı bir bilgiyi paylaşmak, yapıcı bir yorum yazmak, birinin başarısını tebrik etmek de modern çağın cömertlik biçimleridir.
- İhtiyaç Fazlası Eşyalarını Paylaş: Kullanmadığın kitapları, giysileri veya eşyaları ihtiyacı olanlara ulaştır. Senin için fazlalık olan, başkası için bir hazine olabilir.
- Başarıyı Takdir Et, Başarısızlıkta Destek Ol: Arkadaşlarının başarısını kıskanmak yerine içtenlikle kutla. Düştüklerinde ise el uzatan ilk sen ol. Bu, ruh cömertliğidir.
- Doğaya Karşı Cömert Ol: Bir fidan dik, bir hayvanı besle, çevreni temiz tut. Doğanın sana sunduklarına karşı en güzel teşekkür, ona iyi bakmaktır.
- Önce Kendi Pınarını Doldur: Kendine iyi bakmayı unutma. Ruhen ve bedenen sağlıklı ol ki, başkalarına verecek gücün ve enerjin olsun. Boş bir bardaktan su ikram edilemez.
Şiirle çarpan bir gönül
VERDİKÇE ARTAN HAZİNE
Ulu çınarın gölgesinde bir can,
Cömertliğiyle nam salmıştı her an.
Uzak diyârdan bir gezgin geldi o an,
Dedi: "Bu sırra akıl ermez, ey can!"
Bilge gülümsedi, sundu tatlı bir lisan,
Dedi: "Ey evlat, dinle beni bir an!
Zenginlik vermekle artar her zaman,
Gönül pınarımdır coşup da çağlayan."
Gezgin anlamadı, sordu yine o an:
"Fâniyi vermekle bulunur mu umman?
Nasıl çoğalır verdikçe bir insan?
Bu nasıl bir söz, bu nasıl bir ferman?"
Bilge gösterdi kalbini o zaman,
"Tarla gibidir," dedi, "bu ufacık organ.
Ne ekersen o'dur biçtiğin harman,
Sevgi ekersen, olur derdine derman."
"Bak," dedi, "çiftçi atar tohumu her an,
Bir taneden olur binlerce başak, inan.
Karşılık bekleme, budur asıl olan,
Arı gibidir kâmil ve bilge insan."
"Çiçekten öz alır, yapar şifalı baldan,
Zarar vermez asla o nazlı dallardan.
Hayatın özünü alır her mekândan,
Paylaşır, beklemez karşılık hiçbir candan."
Fâniyi verip bâkiyi alırsan,
En kârlı tüccar sensin, ey uyanan!
Yok olmaz hazineye o dem ulaşırsan,
Ruhun fakir kalmaz, bu yolda olursan.
Meyveli ağaç gibi ol ki her zaman,
Dallarından sunulsun en tatlı armağan.
Verdikçe filizlenir yeniden o can,
Büyümenin sırrı budur, unutma bir an.
Ektiğin bir tohum olur altın harman,
Doyurur açları, toprağa olur canan.
Bencillik zehrine sakın ola aldanan,
Olma, cömertlikle aydınlansın devran.
Ey asil Türk genci, bu sırra sen de inan,
Sendedir o kuvvet, sendedir o iman.
Gönül tarlana hep iyilik ek her an,
Yükselsin ruhun, arşa değsin o zaman.
Yeise düşme, karamsarlık bir zindan,
Umutla yürü ki açılsın her meydan.
Verdikçe çoğalır sendeki o umman,
Kendini bulmaktır vermekteki irfan.
Kaybetmekten korkma, geçicidir bu cihan,
Asıl kayıp, manayı yitirmektir, inan.
Paylaş ki zenginleş, çoğalsın her yan,
Sen ol bu toprağın bitmeyen pınarı, her an!
Cömertlik Sırrı
Ulu bir çınarın / altı, bir yerdir,
Orda bilge yaşar, / gönlü cevherdir.
Kapısı herkese / açık bir dergâhtır,
Cömertlik namıyla / tanınan erdir.
Bir gün genç bir yolcu / çıkıp da gelir,
Bu zenginlik nasıl / bir acip sırdır?
“Verdikçe artıyor, / bu nasıl haldir?
Tükenmez hazinen / hangi diyardır?”
Bilge gülümseyip / kalbini açar,
“Evlat, bu gördüğün / ilahi kârdır.
Gönül bir tarladır, / eken bahtiyardır,
Cömertlik tohumu / en tatlı nardır.”
“Pınar gibi düşün, / vermektir işim,
Faniyi sunmaktır / benim uğraşım,
Bakiye ermektir / bütün telaşım,
Vermek, azalmak yok; / bereket vardır.”
“Arıya bak, gezer / çiçekten çiçektir,
Özünü toplarken / verdiği emektir.
Hem bala can katar, / hem de destektir,
Karşılık beklemez, / ne hoş bir yârdır.”
“Fanidir bu dünya, / kalıcı değildir,
Verdiğin senindir, / giden elindir.
Ruhun zenginliği / asıl gelirdir,
İnsanı yücelten / işte bu sırdır.”
Coşkun pınar gibi / durmadan verir,
Sadaka eksiltmez / malı, bu haberdir.
Peygamber sözüdür, / en doğru ferdir,
Müminin imanı / sarsılmaz surdur.
Meyveli bir ağaç / dalını eğer,
Yükünü bırakır, / bu başka değerdir.
Tüccar ki basiret / ehliyse eğer,
Bakiyle faniyi / tartan pazardır.
Ruhun fakirliği / en büyük korkudur,
Varlığın manası / kaybolsa zordur.
Kendinden vermekle / insan bulunur,
Benliği aşan ruh / ne bahtiyardır.
Ey Türk Genci, Sana Birkaç Sözdür
Ey genç yoldaş, hayat / çetin bir yoldur,
İnişi yokuşu / olan bir koldur.
İçindeki cevher / pusulan oldur,
Umutsuzluk kalbe / en ağır bardır.
Yılma zorluklardan, / yeise düşme,
Gelecek aydınlık / bir ilkbahardır.
Kalbin cömert olsun, / sevgiden şaşma,
Paylaşan her yürek / kutlu bir nardır.
Sen de bir arı ol, / bir coşkun pınar,
İrfanla, ahlakla / ol bir ulu çınar.
Seni sen eyleyen / ulvi duygulardır,
Asıl zenginlik bu, / ebedî hazdır.
Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.
