Aladdin Pertanian Internasional

Spark Goodness
Komplek Harvest city Cileungsi, Bogor, West Java, Indonesia
+62 822 6184 7144 / +90 541 514 3721 dr.alaa@aladdin.my.id
Select menu item
  • Home
  • Services
    • Our Service
    • Request Consulting Services
  • Blog
  • About us
    • About
    • Company Profile
    • Founder & CEO
    • FAQ
    • Privacy Policy
  • MBTI
  • Contact
  • En

11. Sevgi tohumlarını saçın ve umursamayın!

Bu hikayenin kaynağı Dr. Aladdin Ali'nin "İlham Verici Hikayeler ve Büyük Anlamlar" adlı kitabıdır.

"Hayat, bir hasat telaşı değil, bir saçış sanatıdır. Varlığın sırrı; en katı betona bile, senden sonrakiler için bir gül tebessümü miras bırakma vefasında gizlidir. Anlam, sonu görmeden, sırf güzellik adına atılan o ilk tohumda saklıdır."

Hikaye

Kenan, vaktini satarak ömür satın aldığına inananlardandı. Her sabah, ütüsü milim şaşmamış zırhını, yani pahalı takım elbisesini kuşanır, ruhunu şehrin kurşuni gürültüsüne teslim ederdi. Bindiği otobüs, sanki dünyanın bütün yorgunluğunu taşıyan demir bir tabuttu ve içindeki yolcular, aynı menzile giden ama birbirine yabancı ruhlardı. Kenan için hayat, başarının rakamlarla ölçüldüğü, aklın ise kalpten üstün olduğu bir denklemdi. Bu denklemin dışında kalan her şey, boş bir vehimden ibaretti.

Yine o yeknesak yolculuklardan birinde, otobüse nur yüzlü, vakur bir nine bindi. Kenan’ın hesapçı bakışları, kadının eski hırkasıyla, yorgun elleriyle bir an kesişti ve onu zihninin “lüzumsuz ayrıntılar” çekmecesine atıverdi. Ancak nine, her gün aynı yere oturup, kimsenin umursamadığı o pencereden dışarıya, sanki en kıymetli mücevherlerini serper gibi, avucundakileri saçmaya başlayınca, Kenan’ın içindeki o düzenli denklemde bir çatlak oluştu. Bu, akılla izah edilemeyen, faydasız bir eylemdi. Merhametten ziyade, bir tür rahatsız edici merakla doldu içi.

Nihayet sabrı, kibrini yenince, sesindeki o gizleyemediği üstten bakışla sordu: “Teyze, affedersin ama her gün o çöpleri neden yola atıyorsun?”

Kadın, bu soruyu bekliyormuş gibi, incinmeden, azarlamadan, sadece bir pınarın sükûnetiyle Kenan’a döndü. Gözlerinde, asırlardır bu topraklara sinmiş o bilgece tebessüm vardı. “Çöp değil evlat,” dedi, sesi kırık bir ney sesini andırıyordu. “Tohum. Gül tohumu.”

Kenan, beklemediği bu cevapla afalladı. Mantığı isyan etti. “İyi ama,” dedi, elini dışarıdaki beton yığınına doğru uzatarak, “burası taş, asfalt. Bu çorak yerde ne biter ki? Yazık değil mi o tohumlara?”

Kadının yüzündeki tebessüm derinleşti. Bakışları, Kenan’ın o parlak ayakkabılarından geçip, kalbinin derinliklerindeki o çorak toprağı görür gibiydi. “Her tohumun nasibi başkadır,” diye fısıldadı. “Kimi araba altında ezilir, vefa görmez. Kimi rüzgârda savrulur, yoldaş bulamaz. Ama içlerinden bir tanesi, evet sadece bir tanesi bile, gözden kaçmış bir çatlağı kendine yurt bilir. Gökten inen bir damla rahmetle buluşur da, inadına, o taşın kalbini deler, filiz verir. Bize düşen, o bir tanenin hatırına, umudu toprağa saçmaktır. Yeşertecek olan biz değiliz.”

Bu sözler, Kenan’ın mantık kalesinin duvarlarına çarpıp geri döndü. Kadının bu naifliğine acıyarak önüne döndü. Ona göre bu, hayatın sert gerçeklerinden habersiz, zavallı bir ihtiyarın boş avuntusuydu.

Lakin zaman, en kibirli akıllara bile dersini sabırla öğreten bir muallimdi. Aylar ayları kovaladı, mevsimler döndü. Bir bahar sabahı, Kenan yine aynı otobüsteyken, gözü o tanıdık yol kenarına takıldı. Ve donakaldı. Bir zamanların o gri, o ruhsuz asfalt kenarı, sanki bir cennetten ödünç alınmış bir renk cümbüşüne dönmüştü. Kırmızı, pembe, sarı güller… Taşların ve betonun arasından, hayatın ve ölümün inadına fışkıran bir güzellik isyanıydı bu. O an, zihninde bir şimşek çaktı: O nur yüzlü nine ve avucundaki tohumlar…

Daha önce hiç hissetmediği bir telaşla, her gün gördüğü ama hiç tanımadığı şoföre döndü. “Şoför bey,” dedi, sesindeki acemice heyecanı gizleyemeden. “Buraya her gün binen, hani şu pencereden bir şeyler saçan yaşlı bir teyze vardı… Nerede o?”

Şoför, dikiz aynasından Kenan’a kederli bir bakış attı. “O güzel insan mı?” dedi. “O, emanetini teslim edip gitti evlat. Geçen ay Hakk’ın rahmetine kavuştu.”

Kenan’ın boğazına bir yumru oturdu. O an anladı. Kadın, bu diktiği gül bahçesini, bu emeğinin meyvesini, bu sessiz zaferini hiç görememişti. Ama asıl hikmet de tam buradaydı. Kadının mutluluğu, gülleri görmeye bağlı değildi. Onun saadeti; o çorak toprağa bir umut tohumu ekme eyleminin, o karşılıksız cömertliğin, o sessiz vefanın ta kendisindeydi. Kenan, o an, o pahalı takım elbisesinin içinde ruhunun ne denli çıplak ve fakir olduğunu hissetti. Yıllardır biriktirdiği makamların, rakamların, bu bir avuç gülün yanında ne kadar anlamsız ve hiç olduğunu gördü.

Pencereden dışarı baktığında, yoldan geçen çocukların gülleri parmaklarıyla birbirine gösterip neşeyle gülümsediğini fark etti. Bir iyiliğin, sahibinden sonra bile nasıl yaşamaya, gönüller yapmaya ve dünyayı güzelleştirmeye devam ettiğini o an, kalbinin en derin yerinde idrak etti.

Ve anladı ki, her insanın içinde, en çorak topraklara bile bir gül fidanı dikebilecek bir bahçıvan uyuyordu. Mesele, o bahçıvanı gaflet uykusundan uyandırıp, bir avuç tohumu, karşılık beklemeden toprağa saçma cesaretini ve basiretini gösterebilmekti.

Hikâyeden Süzülen Bilgece Söz

  • En büyük hasat, eylemin kendisinde duyulan huzurdur; meyveler, yalnızca bu huzurun toprağa düşen gölgesidir.
  • Akıl, toprağın çoraklığına hükmeder; kalp ise o çoraklıkta gizli bir çatlak arar. Dünyayı değiştiren, daima kalbin bulduğu o tek bir çatlaktır.
  • İnsanın gerçek mirası, arkasında bıraktığı eserlerin listesi değil, haberi olmadan yeşerttiği gönüllerin sayısızlığıdır.
  • Evreni bir kum tanesinde gören basiret, en büyük devrimlerin bir tohumun sessizliğinde başladığını bilir.
  • Varlığın en acı yoksulluğu, avucunda verecek bir şeyi olmaması değil, verecek bir şeyi olduğu halde o cömertliği gösterecek bir kalbi olmamasıdır.
  • Zaman, hakikatin en sabırlı dostudur. O, bugün ektiğin bir tohumun yarın nasıl bir ormana dönüşeceğini, en kibirli akıllara bile sükûnetle gösterir.
  • Görmeden inanmak, imanın; karşılık beklemeden vermek ise erdemin en saf halidir. İkisi birleştiğinde, yeryüzünde cennetten bir köşe belirir.
  • Tek bir iyilik, suya atılan bir taş gibidir; halkası kime ve neye dokunacağını asla bilemezsin. Senin vazifen taşı atmaktır, dalgaları seyretmek değil.
  • Dışındaki betonun sertliği, içindeki bahçıvanı uyandırana kadardır. En gür bahçeler, en çetin topraklara inatla ekilen umutlarla yeşerir.
  • İnsanın en uzun yolculuğu, aklının kibrinden kalbinin tevazusuna yaptığı yolculuktur. Bu yolculuk bittiğinde, her bakış bir görüşe, her eylem bir ibadete dönüşür.

Türk Gençlerine Yönelik Pratik Öneri

  • Kendi "Tohumunu" Bul ve Saç: Maddi veya manevi, kendine has bir yeteneğin, bilgin veya sadece samimi bir tebessümün olabilir. Bu senin tohumundur. Onu her gün, bir karşılık beklemeden etrafınla paylaş. Bir arkadaşına anlamadığı bir konuda yardım etmek, ailene içten bir teşekkür etmek, bir bilgiyi paylaşmak bile bir tohum saçmaktır.
  • "Çorak" Görünen Ortamlardan Kaçma: Okulunda, mahallende veya sosyal çevrende "buradan bir şey olmaz" denilen, umutsuz görünen bir durum veya ortam varsa, oraya küçük bir güzellik katmayı dene. Oraya atılan bir çöpü almak, negatif bir sohbete pozitif bir söz eklemek bile o çorak toprağa düşen ilk tohumdur.
  • "Süreç" Odaklı Yaşa: Anlık sonuçların ve beğenilerin esiri olma. Bir dil öğrenmek, bir sanat dalında ustalaşmak veya bir projeyi tamamlamak uzun bir süreçtir. Her gün attığın küçük adımların tadını çıkar. Yolculuğun kendisini, varış noktasından daha değerli gör.
  • "Görünmez İyilikler" Yap: Haftada en az bir kez, kimsenin bilmeyeceği ve sana hiçbir fayda sağlamayacak bir iyilik yap. Kimsenin görmediği bir yerde birinin düşürdüğü bir eşyayı yerine koymak, ortak kullanım alanını temiz bırakmak gibi... Karakterin, kimse bakmıyorken yaptıklarıyla şekillenir.
  • Güzelliğin Dalga Etkisini Başlat: Sosyal medyada sadece tüketen olma, aynı zamanda "güzellik üreten" ol. Anlamlı bir şiir, estetik bir fotoğraf, ilham verici bir müzik paylaş. Negatifliğin ve anlamsızlığın ortasında bir güzellik vahası oluştur.
  • "Hikmet Gözüyle" Dinle ve Anla: Senin gibi düşünmeyen, farklı yaşayan insanları hemen yargılama. Hikâyedeki Kenan gibi "akılcı" bir kibirle değil, o yaşlı kadının ardındaki niyeti anlamaya çalışan bir merakla yaklaş. Her insanda, sana öğretecek bir hikmetin gizli olduğunu unutma.
  • Sabır Kasını Geliştir: Kendine sabır gerektiren bir uğraş bul. Bu, yavaş büyüyen bir saksı çiçeği yetiştirmek, karmaşık bir yapbozu tamamlamak veya zor bir kitabı sindirerek okumak olabilir. Sabır, umudun en yakın dostudur.
  • Manevi Mirasını İnşa Et: Gün sonunda kendine şu soruyu sor: "Bugün arkamda nasıl izler, hangi tohumları bıraktım? Yapıcı mıydım, yıkıcı mı? Umut mu verdim, yeise mi düşürdüm?" Geride bırakacağın en büyük miras, karakterindir.
  • Tevazu Zırhını Kuşan: Bilmediğini söylemekten, yardım istemekten çekinme. En çok bildiğin konuda bile yeni bir şey öğrenmeye açık ol. Unutma, en dolu başaklar, en eğik duranlardır.
  • "Gönül Bahçıvanı" Ol: Fikir savaşlarında galip gelmek yerine, gönül kazanmayı hedefle. Bir tartışmada haklı olmaktansa, bir dostluğu veya aile bağını korumayı seç. Kırık bir kalbi onarmak, en çorak toprağı yeşertmekten daha büyük bir erdemdir.

Şiirle çarpan bir gönül

TOHUMU SAÇMAK İSTER

Gri şehrin kalbinde / bir adam gezmektedir,
Ruhu bir kafes içre / nefes tüketmektedir.
Her günü bir öncekinin / tekrarı etmektedir,
Anlamsız bir döngüyü / devam ettirmektedir.

Bir gün otobüsüne / bir nine binmektedir,
Vakur bir sükûnetle / camı süzmektedir.
Avucundan yollara / bir şeyler ekmektedir,
O meraklı adam da / onu izlemektedir.

Kibrini yenip adam / "Bu nedir?" demektedir,
Nine gülümseyerek / cevap eylemektedir:
"Evlat, bunlar gül tohumu," / diye seslenmektedir,
"Taşta gül biter mi hiç?" / adam diretmektedir.

"Kimi yolda ezilir, / kimi çürümektedir,
"Ama biri bir çatlak / bulup yeşermektedir."
"Bize düşen saçmaktır," / diye ders vermektedir,
"Gerisi Yaradan'dan," / deyip de geçmektedir.

Aylar sonra o yoldan / adam yönelmektedir,
Gördüğü manzara / hayrete sevketmektedir.
Taşların arasından / güller yükselmektedir,
O çorak yol cennetten / bir köşe etmektedir.

Şoföre o nineyi / yine bir görmektedir,
Daha söz bitmeden / şoför "Ah!" çekmektedir:
"O güzel insan göçtü," / diye inlemektedir,
"Ektiğini görmeden / gitti," demektedir.

İşte kıssadan hisse / burada belirmektedir,
Asıl mutluluk, sonda / değil, seyretmektedir.
Karşılık beklemeden / veren el, görmektedir,
En büyük bahçeyi / kalbinde dermektedir.

Ey bu yurdun genci, / sıra sana gelmektedir,
Umut tohumların / avcunda beklemektedir.
"Devir kötü, zemin sert," / diyenler bilmemektedir,
Tek bir tohumun bile / neleri delmektedir.

Senin vazifen saçmak, / hiç geri dönmemektedir,
Görmesen de o bahçe / senden yeşermektedir.
Bu toprağa en güzel / mirasın geçmektedir,
O en büyük Göz seni / her an seyretmektedir.
            

Gül Tohumları

Ey dost, bu yol sana gelir / bir imtihân,
Beton grisi, ruhsuz kalmış / her yer, her an.
Kalabalık, o dipsiz kuyu / yutar insan,
Umut nerde, sevgi nerde / kalmaz nişân.

Bir el uzanır camdan dışa / o an, o an,
Avucundan saçtığı ne / etme güman.
Dedim: "Nine, bu taşta gül / biter mi, inan?"
Döndü, baktı gül gözlerle / dedi: "Ey cân!"

Saç avcundan sevgi dolsun / her bir mekân,
Çorak demeden yola serp / bekleme bir an.
Amelin kendisi ecrin / budur fermân,
Kalbin pınar, dilin rahmet / olunca, inan.

"Tohum bu," dedi, "bir tanesi / bulur da han,
Bir çatlağa sığınır da / olur ummân.
Yağmur rahmet, toprağa can / verir Rahmân,
Bize düşen saçmak, gerisi / Ulu Yarat'an."

Aylar geçti, o yol oldu / bir gülistan,
Her bir renkten güller açmış / olmuş revân.
Sordum şoföre o bilgeyi / dedim: "O hanım kanı?"
Dedi: "Göçtü, lâkin eseri / oldu cihân."

Saç avcundan sevgi dolsun / her bir mekân,
Çorak demeden yola serp / bekleme bir an.
Amelin kendisi ecrin / budur fermân,
Kalbin pınar, dilin rahmet / olunca, inan.

Görmese de olur, ektiği / güle bakan,
Neş'esi vermekte gizli / anla, ey can!
Sen de bir gül tohumusun / uyan, uyan!
Yeşerttiğin her tebessüm / sana dermân.
            

Erişim Bağlantıları

Hikayenin sesli, görüntülü ve yazılı versiyonlarına aşağıdaki platformlardan ulaşabilirsiniz:

  • LinkedIn Makale: "Sevgi tohumlarını saçın ve umursamayın!"
  • YouTube'da İzle: "bRv0X4XvoFk"
  • SoundCloud (Dr. Aladdin Ali) - Sesli Anlatım 1
  • SoundCloud (Alaa Sadic) - Sesli Anlatım 2
  • SoundCloud (Alaa Sadic) - Sesli Anlatım 3
#KüçükAdımlarBüyükSonuçlar #SabırveAzim #KişiselGelişim #SürekliGelişim #Motivasyon #BaşarınınSırrı #GelişimZihniyeti #HayatDersleri #HedefOdaklı #İlhamVerenSözler

Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.

⭐ Rate This Story

Be the first to rate this story!

★ ★ ★ ★ ★

Related Posts

İki Zarfın Sırrı: Sorumluluk Mu, Vebal Zinciri Mi?

İki Zarfın Sırrı: Sorumluluk Mu, Vebal Zinciri Mi?

Kâinatın Anahtarı Olarak Kalp

Hakikatin Aydınlığı mı, Cehaletin Esenliği mi

Bir Cevhersin- Değerini Keşfet, Yurdunu Bul

Üç Damla Yağ

Zenginliğin Sırrı- Kalp Gözüyle Bir Tefekkür Yolculuğu

Aladdin Pertanian Internasional © {2025} All Rights Reserved