Aladdin Pertanian Internasional

Spark Goodness
Komplek Harvest city Cileungsi, Bogor, West Java, Indonesia
+62 822 6184 7144 / +90 541 514 3721 dr.alaa@aladdin.my.id
Select menu item
  • Home
  • Services
    • Our Service
    • Request Consulting Services
  • Blog
  • About us
    • About
    • Company Profile
    • Founder & CEO
    • FAQ
    • Privacy Policy
  • MBTI
  • Contact
  • En
Sıcak Hava ve Boş Vaatler

9. Sıcak Hava ve Boş Vaatler

Bu hikayenin kaynağı Dr. Aladdin Ali'nin "İlham Verici Hikayeler ve Büyük Anlamlar" adlı kitabıdır.

"Tıpkı deneyimli bir denizcinin yelkenlerini rüzgara göre ayarladığı gibi, biz de sözlerimizi ulaşmak istediğimiz kalplere göre ayarlamalıyız. Açıklık ve özenle söylenmiş tek bir kelime, ruhun en karanlık köşelerini aydınlatabilir. Ancak düşüncesizce, dinleyeni düşünmeden söylenmiş bir kelime, yanlış anlamaların fırtınalarını yaratabilir. Dinleyicimize dikkat etmeliyiz, çünkü her ruh eşsiz bir evrendir. Bir çocuğa hitap eden şey, bir yaşlıyı mutlaka etkilemeyecektir. Bir bilgini ilhamlandıran şey, bir işçiyi şaşırtabilir. Gerçekten konuşabilmek için önce derinlemesine dinlemeliyiz. Dünyayı başkalarının gözünden anlayın ve ancak o zaman sözlerimiz kalplerine ulaşabilir. Açıklık, iletişimin pusulasıdır. Sözlerimiz geceleyin bir işaret ışığı gibi olmalı, başkalarını hakikate ve anlayışa doğru yönlendirmelidir. Belirsizliği önleyin, çünkü o, ruhun ışığını gizleyen bir perdedir. Sözleriniz basit ve doğrudan olsun, ancak anlamla dolu olsun. Unutmayın, dilin gücü çok büyüktür. İyileştirebilir veya yaralayabilir, ilham verebilir veya caydırabilir, birleştirebilir veya ayırabilir. Bu gücü bilgece ve şefkatle kullanalım. Sözlerimiz, kalpleri ve zihinleri aydınlanmaya doğru ortak bir yolculukta birleştiren bir köprü olsun."

Hikaye

Kenan Bey’in sıcak hava balonu, gök kubbenin firuze sükûnetinde salınıyordu. Aşağıda uzanan vadi, sanki usta bir hattatın elinden çıkmış yeşil bir besmele gibi toprağa işlenmişti. Lakin Kenan Bey, bu manzarayı görecek halde değildi. Yükseldikçe artan bir telaş, gönlünün pusulasını şaşırmış, onu bir boşluk hissine hapsetmişti. Yolunu değil, kendini kaybetmişti aslında. Vaktiyle önemli bir zata verdiği söze sadık kalmak için havalanmış, lakin şimdi ne menzili ne de o menzile varacak yolu kestirebiliyordu.

Gözleri, bir çare ararcasına aşağıdaki yeryüzünü tararken, asırlık çınarların gölgesinde, eski bir gül bahçesiyle hemhal olan bir kadın silüeti gördü. Balonun ateşini maharetle azaltarak, kadının sesini işitebileceği bir mesafeye kadar alçaldı.

"Hanımefendi, bir an bakar mısınız?" diye seslendi. Sesindeki endişe, gökyüzünün dinginliğinde bir çakıl taşı gibi sekiyordu. "Vaktinden evvel varacağıma dair söz vermiştim ama galiba yolumu kaybettim. Nerede olduğumu lütfedip söyler misiniz?"

Kadın, elindeki paslı bahçe makasını usulca yere bıraktı. Başını kaldırdığında, yüzünde ne bir telaş ne de bir şaşkınlık vardı. Bakışları, toprağın sabrını ve bilgeliğini kuşanmış gibi sakin ve derindi.

"Elbette," dedi tane tane konuşan, dupduru bir sesle. "Şu an, yeryüzü sofrasından on arşın kadar yukarıda, bir sıcak hava balonunun içinde asılı durmaktasınız. Arz üzerindeki yerinizi rakamlarla isterseniz, kırkıncı kuzey enlemiyle elli dokuzuncu batı boylamının kesiştiği bir noktadasınız."

Kenan Bey’in yüzü daha da bulutlandı. Bu incelikli ve kesin cevap, onun ruhundaki karmaşayı çözmek yerine daha da düğümlemişti.

"Aman efendim!" diye sızlandı. "Bu rakamlar, bu teknik dil ne işime yarar benim? Benim aradığım, hap gibi bir cevap. Sadece neredeyim, onu bilmek istiyorum!"

Kadının dudaklarında, acıyan değil anlayan bir tebessüm belirdi.

"Belki de aradığınız cevap, sandığınızdan daha yakındır," diye fısıldadı. "O balonun içindeki küçük kadranlara, size yolu göstermesi gereken o parlak ibrelere hiç baktınız mı?"

Kenan Bey, bir anlık bir utançla başını eğip sepetin gösterge paneline baktı. Gerçekten de yükseklik, basınç, yön... hepsi orada, rakamların soğuk ve net dilinde yazılıydı.

"Haklısınız," diye mırıldandı, sesi biraz kısılmıştı. "Her şey gözümün önündeymiş. Sizin mesleğiniz mühendislik olmalı."

Kadın, kurumuş bir gül yaprağını avucuna alırken bilgece başını salladı. "Öyledir," dedi. "Peki, bunu nasıl anladınız?"

Kenan Bey’in cevabı hazırdı, eski özgüveninden bir kırıntı bulmuş gibiydi: "Verdiğiniz bilgi son derece doğru, lakin benim şu anki derdime derman olmuyor. Ben sizin teknik maharetinizi değil, sadece bulunduğum yeri sormuştum. Anlaşılan o ki, yükselmekle yol almayı birbirine karıştırmışım."

Kadının bakışları bu kez daha derine, Kenan Bey’in gözlerinin ardındaki ruha işliyordu.

"Öyleyse," dedi yumuşak ama sarsıcı bir sesle, "siz de bir yöneticisiniz galiba."

Bu beklenmedik tespit karşısında Kenan Bey afalladı. "Yönetici mi? Neden böyle düşündünüz?"

Kadın, avucundaki kuru gül yaprağını üfleyerek söze başladı:

"Çünkü bütün alametler bunu gösteriyor. Hem gökyüzünde hem de kendi içinizde bir istikametten mahrumsunuz. Bu yolculuğa büyük bir şevkle, bir heves ateşiyle havalanmışsınız, lakin bir basiret pusulasından, bir tefekkür haritasından yoksunsunuz. Yerine getiremeyeceğiniz bir söz vermişsiniz, çünkü o söze giden yolu değil, sadece o sözün sonunda elde edeceğiniz itibarı düşünmüşsünüz. Ve en mühimi," dedi kadın, gözlerini Kenan Bey'in gözlerine sabitleyerek, "altınızdaki ateşin, yani kendi hırsınızın ve hevesinizin, sizi her istediğiniz yere sorgusuz sualsiz götüreceğini zannetmişsiniz."

Kenan Bey sustu.

Gök kubbe hâlâ aynı firuze rengindeydi. Aşağıdaki gül bahçesi hâlâ aynı huzuru fısıldıyordu. Fakat ilk defa Kenan Bey, balonun içindeki yakıcı sıcaklığın, aslında kendi içindeki gaflet ateşinden başka bir şey olmadığını fark etti. Sorun ne rüzgârdaydı ne de yönde. Sorun, insanı kör eden o kibir sepetinin içindeydi. Kadının sözleri, ruhunun paslanmış kapılarını gıcırdatarak aralamış ve içeriye, asırlardır unutulmuş bir nedamet rüzgârı dolmuştu.

Sükût, kelimelerin taşıyamayacağı kadar ağır bir manayı sırtlanmıştı. Kenan Bey, uzun bir an boyunca ne aşağıya ne de yukarıya baktı. Gözlerini kapamış, kendi içindeki o gürültülü boşluğa kulak kesilmişti. Kadının sözleri bir ayna olmuş, ona sadece nerede olduğunu değil, kim olduğunu da göstermişti.

Nihayet gözlerini araladığında, bakışlarında telaştan eser kalmamıştı. Yüzüne, acı bir idrakin getirdiği yorgun ama dingin bir ifade yerleşmişti.

"Hanımefendi," dedi, sesi bu kez alçakgönüllü bir tınıyla çıkıyordu. "Bana enlem ve boylamdan daha doğru bir harita verdiniz. Yönümü değil, yoldan çıkmışlığımı gösterdiniz. Teşekkür ederim."

Kadın sadece tebessümle karşılık verdi, sanki "Aletler aynıdır ama onları tutan el değişince her şey değişir" der gibiydi.

Kenan Bey, bu sessiz mesajı kalbinin en derininde hissetti. Yeniden gösterge paneline döndü. Az önce ona anlamsız gelen rakamlar, şimdi birer birer sırrını açığa vuruyordu. Gönlündeki fırtına dindiği için, aklının pusulası artık doğruyu gösteriyordu. Sakin bir zihinle baktığında, enlem ve boylamı haritasındaki bir noktayla birleştirebildi. Yükseklik ve rüzgâr hızı, ona ne kadar ateş vermesi gerektiğini fısıldıyordu.

Varması gereken randevusu hâlâ aklındaydı ama artık bu, bir itibar meselesi değil, bir sorumluluk ve vefa borcuydu. Gecikecekti, evet. Ama varmayacak değildi. Elini, balonun ateşini kontrol eden iplere götürdü. Bu kez ne kör bir hevesle ne de korkak bir vazgeçişle... Sadece yapılması gerekeni yapan bir ustanın sükûnetiyle ateşi harladı.

Balon, kibri sönen bir ruhun yeniden doğrulması gibi, yavaş ve asil bir hareketle yükseldi. Kenan Bey, artık aşağıdaki vadiye bir fatih gibi değil, onu okumayı öğrenen bir talebe gibi bakıyordu. Ne gökyüzünde kaybolmuş bir yönetici ne de sözünü yetiştirme telaşında bir adamdı. O, sadece kendi acizliğini idrak ederek yolunu bulan, istikameti artık sadece haritalarda değil, kendi vicdanında da yazılı olan bir yolcuydu. Ve biliyordu ki, asıl yolculuk menzile varmak değil, menzile varana dek yolda kalabilme erdemiydi.

Hikâyeden Süzülen Bilgece Söz

  • Yolunu kaybeden, aslında pusulası bozuk olan değil, içindeki kuzeyi şaşıran kişidir.
  • En keskin aletler bile, kendini bilmez bir elin tutsağı olduğunda körleşir.
  • Yükselmek, topraktan ne kadar koptuğunla değil, gökyüzüne ne kadar basiretle baktığınla ölçülür.
  • Bilgi, nerede olduğunu söyler; hikmet ise kim olduğunu ve nereye gitmen gerektiğini fısıldar.
  • Bize en doğru haritayı, yolumuzu övenler değil, yoldan çıkmışlığımızı yüzümüze vuranlar verir.
  • İnsanı yolda tutan ateş, hırsın değil, mesuliyetin alevidir.
  • Asıl imtihan menzile varmak değil, o menzile layık bir yolculuk yapabilmektir.
  • Dışarıdaki fırtına, ancak içerideki sükûnet bulunduğunda diner.
  • Bazen en yükseğe çıkmanın tek yolu, alçalmayı ve toprağa basmayı bilmektir.
  • En tehlikeli kayboluş, insanın kendi içinde, elinde haritasıyla kaybolmasıdır.

Türk Gençlerine Yönelik Pratik Öneri

  • Araçları Amaçlarla Karıştırmayın: Edindiğiniz diplomaları, unvanları ve teknik becerileri birer amaç değil, birer araç olarak görün. O araçları hangi niyetle ve karakterle kullanacağınız, başarınızın gerçek ölçüsü olacaktır.
  • Köklerinizi Unutmayın: Başarılarınızla yükselirken kibre kapılmayın. Sizi siz yapan değerleri, size emek verenleri ve mütevazı başlangıçları hatırlamak, sizi toprağa sağlam basan bir çınar yapar.
  • Dürüst Aynalar Bulun: Sizi sadece öven ve onaylayan bir yankı odasında yaşamaktan kaçının. Gelişim, acı da verse dürüst eleştiriyi dinleme ve ondan ders çıkarma cesaretiyle başlar.
  • İçsel Muhasebe Yapın: Yoğun hedefler ve koşturmaca içinde düzenli olarak durup kendinize “Neredeyim ve daha önemlisi, kimim?” diye sorun. İçsel muhasebe, en doğru pusuladır.
  • Sükûnet Anları Yaratın: Bir sorunla karşılaştığınızda panikle daha fazla çabalamak yerine, bir adım geri çekilip sakinleşin. Çözüm, genellikle gürültüde değil, sükûnette kendini gösterir.
  • Sorumluluğu Kuşanın: Sadece tutkularınızın peşinden gitmeyin; sorumluluklarınızın da rehberliğine başvurun. Vefa ve mesuliyet duygusu, tutkudan daha kalıcı ve değerli bir yakıttır.
  • Yeniden Başlamaktan Korkmayın: Yanlış yolda olduğunuzu fark ettiğinizde, harcadığınız zaman ve emeğe bakıp inat etmeyin. Durmayı, hatta başa dönmeyi bir kayıp değil, bir kazanç olarak görün.
  • Yolculuğun Hakkını Verin: Hedefinize ulaşmanın sarhoşluğuna kapılıp yolculuğun kendisinden alacağınız dersleri kaçırmayın. Karakteriniz, varış noktasında değil, yol boyunca şekillenir.
  • Basiret Gözüyle Bakın: Bilgi çağında veri bombardımanı altında ezilmeyin. "Ne" bildiğiniz kadar, o bilgiyle "ne yapmanız gerektiğini" sorgulayın. Bilgiyi hikmetle yoğurmak, sizi farklı kılar.
  • Doğayı ve İnsanı Okuyun: Teknolojinin sunduğu tüm imkanları kullanın ama tabiatı, insanı ve hayatın ritmini gözlemlemeyi asla bırakmayın. En gelişmiş gösterge paneli bile, bilge bir insanın sükûnetli bakışının yerini tutamaz.

Şiirle çarpan bir gönül

HİKMET PUSULASI

Sıcak hava balonu / göklere yol aldı,
Kenan Bey gururla / kendini çok sandı.
Bir sözü vardı ama / yönünü şaşırdı,
Uçsuz bucaksız gökte / yapayalnız kaldı.
Aşağıda bir bahçe / gözüne takıldı,
Güllerle konuşan / bir kadın vardı.
"Kayboldum, hanımefendi!" / diye ona bağırdı,
"Bana doğru yolu söyle!" / diyerek yalvardı.
Kadın döndü sükûnetle / yüzüne bakakaldı,
"Enlem şudur, boylam bu," / dedi, onu sınadı.
Kenan Bey öfkeyle / "Bu ne biçim laftı?
Teknik bilgi istemem," / diye karşı çıktı.
"Aletlerin var," dedi, / "gözlerin kapalı.
Sen hırslı bir adamsın, / ruhun yaralı.
Sözün var, vefan yok, / hevesin hatalı,
Kibrin ateşiyle / aklın karardı."
Adamın başı döndü / dünya başına yıkıldı,
O an kendi gerçeği / yüzüne çarpıldı.
İçindeki o mağrur / balon patladı,
Gözünden kalbine / bir damla yaş aktı.
Tevazuyla baktı / yeniden panoya,
Rakamlar dile geldi / gönül susunca.
Rüzgârı okudu, / güneşe bakınca,
Doğru yolu buldu / kendini bulunca.
Bu kıssanın dersi / kalplere yazıldı:
Kibirle yükselenin / boynu bükük kaldı.
Bilgi bir yük imiş / hikmet olmayınca,
En doğru harita / vicdan aynasıydı.
Asıl kayboluş / nefsine kanmaktı,
En bilge kılavuz / bir dost uyarısıydı.
Marifet yükselmekte / değil, alçalmaktaydı,
İnsan kendini bilince / âlemi anladı.
Ey Türk genci, bir bilge / şöyle fısıldadı:
"Vicdanın pusuladır, / o seni yanıltmadı.
Başarıda tevazu / en büyük murattı,
Sorumluluk duymayan / her kanat kırıldı.
Diploman, unvanların / seni hiç aldatmadı,
Karakter olmayınca / her bina yıkıldı.
Umut en zor günde / yanan bir ışıktı,
Düştüğün yerden kalkmak / en büyük adımdı!"
            

İÇİMDEKİ PUSULA

Bir sıcak hava balonu / göklere havalandı,
İçinde Kenan Bey / kendini dev sandı.
Bir sözü vardı ama / yolunu şaşırmıştı,
Gökyüzünde tek başına / çaresiz kalmıştı.
Yerde bir kadın gördü, / bahçesiyle uğraştı,
"Yardım et, yol bulamadım," / diye ona yaklaştı.
Kadın ona baktı, / sakince cevapladı,
"Enlem ve boylamın bu," / diyerek açıkladı.
Kenan Bey sinirlendi, / "Bu ne işime yaradı?
Ben basit bir yön sordum," / diye ona çıkıştı.
Kadın gülümsedi, / gerçeği anlattı:
"Sorun aletlerde değil," / diye söze başladı.
"Sen hırsınla yükseldin, / planın hiç olmadı,
Kibrin gözünü kör etmiş, / aklın havada kaldı.
Sözünü tutmak için / basiret lazımdı,
Senin boş heveslerin / seni yolda bıraktı."
Kenan Bey bu sözlerle / aniden aydınlandı,
İçindeki o sahte / gurur balonu patladı.
Utançla paneline / yeniden uzandı,
Bu kez aletlerini / aklıyla anladı.
Kibirle kalkan insan / alçalmaya mahkûm kaldı.
Bilgi tek başına / bir işe yaramadı,
Hikmet olmayınca / pusula paslandı.
Gerçek yolu bulmak / kendini bilmekti,
En iyi dersi insan / hatasından aldı.
Gönül gözü açılınca / her şey anlam kazandı,
Nefsini yenen kişi / en zor dağı aştı.
Ey genç dostum, bu öğüt / kulağında kalmalı:
Karakter yoksa eğer, / en sağlam yapı çatırdadı.
Başarı bir tuzaktır, / tevazu kurtardı,
Sorumluluk en ağır, / en değerli madalyaydı.
Hayat seni zorlayınca / umudun kanatlandı,
Düştüğün yerden kalkmak / seni olgunlaştırdı.
En karanlık gecede / bir yıldız parladı,
Kendine inanan genç, / her engeli aştı.
            

Erişim Bağlantıları

Hikayenin sesli, görüntülü ve yazılı versiyonlarına aşağıdaki platformlardan ulaşabilirsiniz:

  • YouTube'da İzle: "BiDBARjGPJ8"
  • SoundCloud (Dr. Aladdin Ali) - Sesli Anlatım 1
  • SoundCloud (Alaa Sadic) - Sesli Anlatım 2
  • SoundCloud (Alaa Sadic) - Sesli Anlatım 3
  • LinkedIn Makale: "Sıcak Hava ve Boş Vaatler"
#SepetVeGökKubbe #HikmetYolculuğu #LiderlikveBasiret #KişiselTekamül #İçselPusula #ModernKıssa #DurupDüşünmek #BilgidenHikmete #KariyerveKarakter #SorumluBaşarı #HayatHikayeleri #Kişisel_Gelişim #Cesaretlendirmek

Telif Hakkı © 2025, Dr. Aladdin Ali'in orijinal metninden ilhamla, Dr. Aladdin Ali tarafından yapılan bu edebi tercüme ve yeniden yorumlamanın tüm hakları mahfuzdur. İçeriğin, kısmen veya tamamen, yazarın yazılı izni olmaksızın kullanılması, kopyalanması veya yeniden yayımlanması, bu edebi ve ilmî çalışmaya gösterilen emeğin ve fikrî mülkeyetin korunması amacıyla yasaktır.

⭐ Rate This Story

Be the first to rate this story!

★ ★ ★ ★ ★

Related Posts

İki Zarfın Sırrı: Sorumluluk Mu, Vebal Zinciri Mi?

İki Zarfın Sırrı: Sorumluluk Mu, Vebal Zinciri Mi?

Ufkun Parıltısı ve Mevcudun Kıymeti

Krizlerin Ötesinde Bir Yol Haritası

Saadetin Parıltısı mı, Huzurun Sığınağı mı

Önceliklerin Pusulan Olsun

Korku Gecesinden Cesaret Şafağına

Aladdin Pertanian Internasional © {2025} All Rights Reserved